Geçen haftadaki sayfa görünümleri

Sayfalar

14 Ara 2010

Otobüste Akıldan Geçenler...

    Binerken;    Akbilim yok para vereyim bari...Muavin yok...O zaman muavinin hemen arkasındaki koltuğa oturayım hem kolay olur para vermesi hem de  buraya kimse oturmaz.
  
    Şoföre laf  atan adamın sözü;Abi özüne iyi bak!Öz derken özümüz nedir? İyi midir ,kötü mü? Gerçek mi, hayal mi?Peki benim özüm nasıl?Galiba soğuk havalar da hissediyorum O'nu..

   Muavin gazete okur; Neden erkekler ilk önce spor sayfalarına,kadınlar ise magazin ve fal ya da yaşama
bakar çoğunlukla ?Ben anlamıyorum? Ya siz ?
   
   Karaca ahmed' in önünden geçiyoruz ;Sakın okuma mezar taşlarını,unutkanlık yapar!Yılmaz Ailesi'ni
ezberledin halbuki si...Zaten çocukluğumdan beri  anıları,isimleri,kişileri,kötü şeyleri bol iyi şeyleri azar azar
unutuyorum  çokta fark etmez galiba reset atan  bir beyin var  ve sadece rüzgar hissi...
  
   Libre Zingarina; Seviyorum bu şarkıyı .Hiç bir hareket yok sadece sözcükler anlamsız güzel bir ton...
 
  Binen adamın suratı;(Lie To Me izlemenin  etkisi) Saldırgan bir durulukta ;durakta bekleyen kız da ise bir
tedirginlik hissi  mevcut sanki....

 Bugün konuşulanlar;Herkes biraz hasta galiba,sorunlu kişilikler klubüne hoş geldiniz!Galiba insanlar çok
şaşırtıcı.Her defasında  görüp her defasında şaşırmak buna denir herhalde...
 
    Karşımda ki adam; Kadına bir şeyler diyor ama baskı kurar gibi,heyyyy sen bireyselliğine engel
oluyorsun ve aslında yanında değilsin bencil bir
piçsin sadece,sevdiğine inanmıyorum  bakmıyorum
Size....
 
    Ay incem ;Kalkayım..Yanımda oturan
mesaja daldı.şimdi koca çantası da var bana
müsaade edene kadar Üsküdar'a inerim ,toparlan kardeşim!Eve gidince  Dizi izlerim birde kitap okuyum dün serviste uyuyunca yarım   kaldı en güzel yerinde kitabım
 
    Kapıda;Açıyorum,sakinleş,bekle biraz!Unuttun mu kadın vermiştik ya  kedişi .Kendi oğlun gittiğinde de böyle çok gün geçirmiştim yanılgı
hissiyatı .Güzel varlıklar...

 Bilgisayar başında;Hım bir şeyler yazabilirim deftere değil bu kez buraya  :)

7 Ara 2010

Masal Dünyası

    Aslında  herşey masallardaki gibi değilmiş…Pamuk
Prenses ve 7 cüceler değilde; 1 kadın ve açlığını
gideren, tam olmayan 7 erkekmiş
ama beklediği kibirli bir  prense 7 sini de gözden
çıkarabileceği ,arıza adamı bekleyen bir  Pamuk
Prenses..
 
   Ya da saat geceyarısı olunca yakışıklı prensinden
kalın yağlı enseli,konağın sahibine
gidiyormuş;adamın canavarlığını doyurmak için..Bir gün kendi de evin kadını olur diye bir umut Külkedisi. Her gece 12 de ucuzundan jartiyeriyle ikinci şansa….
 

     Gepotto Usta'nın ,iyi yumuşak suratının altında ;artık kendini hiçbir kadın kabul etmediğinden kendi seks oyuncağını yapan adam varmış .Neden mi? Nedenler değil önemli olan sonuçlarmış.Eğer oyunlarımızı
başkalarına anlatırsan  Pinokyo,burnun uzar sakın unutma!Bunlar sadece oyun der Gepotto Usta …
 
    Böyle anlatılmamıştı masallarda ,öğrenmek için bizim büyümemiz lazımdı.Romantik filmleri sevmemizde bu
yüzdendir.  Aldanmışlık ,edilgenlik halini sürdürme..Kimse seks yapmak  istemez herkes güzel kalır ve
sadece sevmeye  çalışır ,mutlu son.Kendi bekleyişlerimiz de…Bu yüzden iç geçirmeler ,sende olmayanı
istemeler.İste, sende ne yoksa iste! Tüket,anlama!Sevmek filmlerde ki gibi  1.45 saat sadece önemli  olan sonuç hatta daha da kısa …

    Sonuç yapılan  bir araştırmaya göre teknoloji ve tüketim artıkça  insanlar daha ilkel ve aç oluyorlarmış.Hoş geldin
tüketim dünyası  :)Yeni ama boş olan imgelerinle adapte olabilir miyiz? Neden olmasın? :) Hayat sadece
kimyasaldır bunu öğrendik kimyasal bileşenlerinin uymadığı birini iki tırnağımızın arasından fırlatmayı da
öğrendik,biz birini sevip, kaybedip yeniden sevme kısmını  görmedik,yırtılmıştı o bölümler  ya da sadece filmlerde izlemek hoştu. Bilenlerimiz ise o kadar az ki  ;dibine kadar biliyorum O'nu ama yine de seviyorum , beni hiç tanımasan da deyip geçiştirmelere kurban...

22 Kas 2010

Psikopat Rüyalarım Gene

        Psikopat rüyalarımdan biri gene.Ama öyle etkilendim ki uyumaya korkuyorum ve genelde böyle rüyalarımı hatırlamam  yani hatırlamamyı bir nevi proglamladım kendimde.Ama bunun her anını hatırlıyorum O çığlıklar,O kadının yüzü...
         
        Kedimle uykuya dalmıştım  kaşık pozisyonunda,huzurluydum.O'nun nefesini dinliyordum,bebek gibi. Bazen - galiba koşuyordu  patisini kıpırdatıp duyuyordu.Neyse uyudum; diyeceksiniz ki  çok yedin ondan, KOCA BİR HAYIR!!
         
             Rüyaya geçiyim ;Rüyamda etraflda yarım düzüne kadar insanlar var kalabalık değiliz yani.Birden
ikiye bölündü zemin satranç tahtası gibi..Ve aşağıdan  zebani denen varlıklar geldi ki normalde Zebanin Çatalı olur ne bileyim yani gördüklerim kurgulardan değildi ,çok farklı anlatamayacağım varlıklar geldi ama sırtlarını döndüklerinde simgeleri olan  çatal ,dövme olarak vardı .Biz Onların gelmesinden önce ikiye ayrılmıştık zaten.Ben tamam yanacağız kaçarı yok derken birden Zebaniler karşımdaki alanda saf aldılar.Ve Biz uzun bir yola çıktık zebanilerle .Uzun bir köprü geçtik,ormanlar  falan felan. Çeşitli sınavlara sokulduk ;Örneğin düz bir çizgide yürürsek köşeden (püf noktası buydu)çünkü kaynar bir su akıyor ortada .Ben en köşeden,en  az  yakıcı olan yerden yürüyorum.Bunu geçersem ne olacak diyorum ;bak görmüyor musun diyor,Senin ayakların yanmadı diyor zebaniler bir nevi  bonus  almak gibi bir şey.Başka bir yerde testte birkaç kişiyle koca halı yapma tezgahımda halı yapmaya çalışıyoruz karşımızda başka kişiler.Onlar Bizden daha hızlı yapıyorlar bir de yaptığımız halıyı  orada katlamamız gerekiyormuş.Tabi ki bizim ki baştan kötü,olmuyor başarısız olduk İçimden ne olacak ki? diye düşünürken ceza var mı? diye korkarken bakıyorum ki yolumuza devam ediyoruz.Tam oh derken işte zihnimden çıkmayan sahne!
          
          Savaş gemisi gibi  kaba açık, pis yeşil renkli bir vapur geçiyor yanımızdan ama suda değil karada gidiyor.İçinde insanlar oturuyor çeşit çeşit bazıları mağrur,kendinden geçmiş,sessiz..Ayakta bir kaç  dağcı görüyorum (böyle sırtlarnıda çantaları,ipleri) normal konuşuyorlar ki o an demek ki insan öldüğü kıyafette canlanıyor diye aklımdan geçiyor...Bazılarının öyle çığlıkları,sızlanışları var ki çok ürkütücü... Yanmaktan dönmüşler cehennemlerinden ya da kendi araflarından..Ama kavuran,yakıp yıkan  bir ateş değil bu görünen.Görünmez bir yakış manevi bir şey  Bir kadın suratı acı içinde yanındakilere sokulmuş,attığı çığlıklar şimdi bile tüylerim diken diken oluyor ...Düşünüyorum Ben de yanacam Beni de götürecekler ne zaman, zamanı bilmemek...O çığlıkları duymak,kurban olmak  neler yaptığımı değil kurban olduğumu düşünüyorum bir av hayvanı gibi sırası gelince seçilecek ...O çığlıklar kulaklarımda hala ..Deliren insanlar gibi kendi kendine dövünen,kendi acısında çığlıklar ve bunların binlerce farklı türü..Ve sonra gerçek dünyaya pat diye uyanmak....Uyumak istemiyorum .....

21 Kas 2010

Konuşmalar

''DUYGULANIMIN inkarı tedirginlik yaratır'' dedim votka bardağını yoklayarak ''Bunu unutmayın .Bir ip campazı gibi gerginsin.Hala derin bir nefes alma imkanın varsa,almalısın.Hala bir inleme koyverme imkanın varsa ,koyuvermelisin.Hala parmağını alnına vurma imkanın varsa,vurmalısın.Ayrıca eski kitaplarda bu konuyla ilgili ricalar ve sitemler bulunabilir,bir gözatmalısın.Harici ve görünür işaretlerin bu şekilde birleşmesi dahili ve görünmez karşılığını infilak ettirebilir,Alka-Seltzer'in yatıştırıcı etki üretmesine benzer şekilde midenin ta derinlerinde patlayarak.Mümkündür.Sizlere gelince ,orada suratında tam bir ilgisizlik ifadesiyle avarelik edenler,siz de tıpkı O gibisiniz.Hastalık aynı,çare de aynı.Bana gelince,ben bunun dışındayım.Dışında kalmayı seçtim,böyle de ifade edilebilinir.Duygusal yenilgeler açısından zengin bir hayatın ardından başka ıstırap tarzlarını,başka tahribat yollarını araştırdım.Artık sadece insanların söylediklerini dinliyorum ve söylediklerinin ne kadar yavan olduğunu düşünüyorum.Gıdamı hareket halindeki aklın süregelen karmaşasından arındırıyorum.Bana tuhaf dilsel takılmalar,tutulmalar,hatalar sunulduğunda hoşnut oluyorum.Aslında,işin özüne gelirsek,ben keşiş olmalıyım,O da burada bir lider....

18 Kas 2010

Sayılar

1)  Tarotta bir numaralı kart Büyücüdür.
  •       Tek boynuz,ata benzeyen,bir boynuzlu,gücün ve saflığın simgesi olan mitolojik bir yaratıktır.
  •    Bircilik gerçekliğin tek bir biçimde olduğuna ve ruhla bedenin aynı tözden geldiğine inanır.

2)2 dakika insanların cinsel birleşmesinin ortalama süresidir.
  •   Roma tanrısı Ianus'un 2 yüzü vardı,biri öne,diğeri arkaya bakıyordu-Ocak ayı,eskiyle yeni yıl arasındaki kapının muhafızı olarak Onun adını almaktadır.
  • Ünlü ikililer arasında Batman&Robin,Laurel&Hardy,Adem&Havva,Rakı&Balık,Barbie&Ken bulunur.
  • Charles Dickens'ın romanı İki Şehrin Hikayesi'ndeki 2 şehir Londra ve Paris'tir.
  • Taozim'de 2, zıtların birlikteliğini ve (ying ve yang olarak) ayrılabilirliğini temsil eder.
  • Çin kültüründe 2 uğurludur,çünkü iyi şeyler çift gelir.
  • İkicilik,gerçekliğin 2 öğeden,ruhsal ve fizikselden oluştuğuna ya da (Zerdüştlükteki gibi)2 güçten,iyi ve kötüden etkilendiğine inanır.
  • Alman matematikçi Gottfried Leibniz (binom kuralını keşfeden kişi) sadece 2 yanıtsız soru olduğunu söyledi:sıfır ve Tanrı.

3)Bir sanat galerisine gidenlerin her resmin önünde geçirdiği ortalama saniye sayısıdır.
  • Triatlon 3 etaplı bir yüzme,koşma ve bisiklet yarışıdır.
  • Alexandre Dumas'ın romanındaki 3 silahşörler Athos,Portos,Aramis'tir
  • Dante'nin İlahi Komedya' sı 3 sayısı çevresinde döner ve Kutsal Üçlemeye göndermedir.Kitabın 3 kısmı vardır-Inferno,Purgatorio ve Paradiso  her biri 3 dizelik yazılmış 33 kıtadan oluşur.
  • Yunan mitolojisinde,3 Kader,doğumu,yaşamı ve ölümü denetler;3 Öfke,kutsal yasaları korur ve 3 Lütuf,güzellik vecazibe verir.
  • Eski Mısırlalar,Babilliler ve Romalıların hepsinde tanrı üçlemeleri vardır.Roma (Yunan)üçlemesi Jupiter (Zeus),Neptun(Poseidon) ve Pluton(Hades) idi. Jüpiter' in simgesi 3 çatallı şimşekti,Neptun'unki 3 dişli mızrak ve Pluton'unki 3 başlı köpek.
  • Hindular Yaratıcı Brahma;Koruyucu Vişnu ve Yıkıcı Şiva üçlemesine tapar
  • Zaman 3 katlıdır:geçmiş,şimdi ve gelecek

7)1 ile 10 arasında bir sayı düşünmeleri istendiği zaman,birçok insan 7'yi seçer
  • Japon Samuraylarının davranış kuralları 7 buşido ilkesi(savaşcının yolu) tanımlar.
  • Shakespeare'in On ikinci Gece adlı oyununa göre,erkeğin 7 çağı bebek,öğrenci,aşık,asker,yargıç,bunak,yeniden çocuktur.
  • Pamuk Prenses masalındaki 7 cüce Hapşırık,Öfkeci,Uykucu,Mutlu,Utangaç,Aptal ve Bilgiç'tir.
  • Doğu tıbbına göre bedenin 7 çakrası bulunur.
  • Hristiyanlık 7 ölümcül günah  kabul eder:gurur,açgözlülük,şehvet,kıskançlık,oburluk,öfke,tembellik.Buna karşılık gelen 7 erdem de inan,umut,cömertlik,adalet,talih,sağduyu,ılımlılıktır.
  • Mekke'ye hacca giden Müslümanlar Kabe'nin çevresinde 7 kere dönerler

9)Noel Baba'nın 9 Ren geyiğinin adı,Şık,Dansçı,Zıp Zıp,Huysuz,Yıldız,Eros,Öfkeli,Kıvılcım ve Rudolf'tur.
  • Tarot'ta,9 sayısı Ermiş'tir.
  • Kedilerin 9 canı olduğuna inanılır kaynağı Eski Mısır'dır; kediler küçük tanrı sayılırdı.
  • Birçok dinde 9 sayısının mistik bir sayı olduğuna inanılır,çünkü üçlerin üçüdür.
  • Eski Yunan mitolojisinde Hydra 9 başlı bir su yılanıydı.
  • Büyülü kare 9 kareden oluşur,içindeki 9 rakam yatay,dikey ve çapraz olarak toplamda 15 eder.Bu kare bazı inanışlarda kutsal sayılır.
  • Musevilikte,9 zekayı ve doğruluğu simgeler simgeler.Hannukah sırasında kullanılan 9 kollu şamdana çanukiyah denir.
  • Budizmin bazı cemaatleri göğün 9 katına inanır,9'u ruhsal güçleri olan bir sayı sayarlar;birçok Budist ritüeli 9 rahibe ihtiyaç duyar.
  • Beethoven,Schubert,Bruckner ve Mahler - hepsi de 9 senfoni tamamladıktan sonra öldü.
  • Siyah yüne atılmış 9 düğüm incinen bir bileği iyi edecek bir büyü sayılır.
  • Çin'de 9 uğurlu rakamdır çünkü sesletimi Çince'uzun ömür' sözcüğüyle aynıdır.
  • Japonya'da uğursuzdur çünkü sesletimi 'acı' sözcüğü gibidir.
  • İnsanın hamileliği 9 ay sürer.
  • Sağlak insanlar solaklara göre ortalama 9 yıl daha çok yaşar ( niye yaaa:( )
12)Tarot'ta 12 sayısı asılmış adamdır.
  • Hristiyan Yeni Ahit!inde 12 havari bulunur:Simun(Petrus),Andreas,Yakup,Yuhanna,Filipus,Bartalmay,Tomas,Matta,Yakup,Yehuda,Çilekeş Simun,İşkariot Yehuda.
  • İsrail'in 12 kabilesi Ruven,Şimeon,Yehuda,Bünyamin,Dan,Efraim,Menasa,Yisekar,Zevulun,Naftali,Aşer,Gad
  • Şii İslami 12 imam kabul eder:Ali,Hasan,Hüseyin ve Hüseyin'in halefleri
  • Bir insanda 12 çift kaburga bulunur.
  • Ayda 12 insan yürümüştü

13)ABD banknotu 13 eyalete göndermeler içeriyor:13 katlı bir piramit,13 çizgili bir kalkan ve tepesinde 13 yıldız,sol pençesinde 13 ok ve sağ elinde 13 yapraklı ve 13 zeytinli bir zeytin dalı olan bir kartal.Banknotun üzerindeki iki Latince yazı da 13 harfe sahip.
  • 13 sayısından korkuya triskaidekafobi deniliyor
  • Tarot'ta 13 no.'lu kar ölümdür.
  • 13 birçok ülkede uğursuz sayılır,bu yüzden Amerika'daki binaların13. katı yoktur
  • Eski Mısırlılar bilgelik için öğrenmenin 13 aşamasına ihtiyaç olduğuna inanıyorlardı.
  • Bir yemek masasına 13 kişi oturtmanın uğursuz olduğu batıl inancı bir Viking mitinden kaynaklanır.Buna göre Loki,Valhalla'daki bir ziyarete 13. misafir olarak gelip kargaşa yaratmıştı ve Balder bu sırada ölmüştü.Bu batıl inanç İsa'nın 12 havarisiyle birlikte yaptığı Son Yemek'le güçlendi çünkü yemeğin ardından hem Onun hem de İşkariyot Yehuda'nın başı belaya girmişti
  • 13 yaşında bir Yahudi gençler eylemlerinden sorumlu olmaya başlar ve Bar Mitzvah olurlar,yani''emirlerin geçerli olduğu kişilerden biri''
  • Sihlere göre,13 uğurludur çünkü 13 için kullanılan Pencapça sözcük aynı zamanda ''seninim'' anlamına gelir,bu da '' Ey Tanrım,seninim'' anlamını çağrıştırır.
  • Kabala kötülüğün 13 ruhu olduğunu söyler

17 Kas 2010

Ballıkayalar Gezisi

       Kocaeli'nde, Gebze'ye bağlı Tavşanlı köyünde bir kanyon Ballıkayalar.. Adının  geldiği yer ise buradaki arıların büyük olması nedeni ve burdaki mağarayı kovan olarak kullanmalarından Başta  "Bal Mağaraları, Ballı Mağaralar, Bal Kayalıkları" dan sora olmuş Ballıkayalar :)

      Evet dağcılık 2. faaliyetim (YTÜ DAK).Sabah 9:00 da Kadıköy Haldun Taner Tiyatrosu'nun önünden bindim 1,5 saat sonra galiba(saate hiç bakmadığım da :(  ) vardık Tavşanlı Köyüne.Kalabalık bir gruptuk,yürümeğe başladık kamp kuracağımız alana.Aslında daha çok yürüyeceğimizi sanarken  15 dakikalık bir yürüyüş sonrası şelalenin yukarısında kalan ,düzlük bir alana kamp attık .Çadır arkadaşlarımla iyi anlaştığımı düşünüyorum ,hoş herkesle muhabbet edip tanımaya çalıştım,bazılarının isimlerini bilmesem bile.Çadırımızı kurup,tulumları attık.Serbest zaman olduğundan sandviçlerimizi yemeye koyulduk ve yanımda 4 elma getirmiştim birtanesini yuttum hemen (ki faaliyet sonunda sıfırdı sayı :)).Sonra biz başlangıçlar toplaştık yeap eğitim vakti 4 km koşu,şınav eee kasların hazırlanması lazım dimi ama .Koşu güzeldi biraz yoruldum ama öldüm bittim olmadım :) ki şunu fark ettim vücut ısımı iyi dengelemiştim ne terledim ne de üşüdüm :)kendime bir aferim..Sonra herkesin antremanı bittiğinde  biraz su molası,konuşma vesaire akşam oldu ve ip oyunu oynadık ;halkadan geçme,hız ve beraber hareket etmeyi  aşılama amaç.Sonra akşam gene sandviç :(Ve yaptığım diğer sabah sandviçini evde unutmak :) elma yedim zaten çok acıkmadım ve aldığım 3 lt. su iyi gitti .Sadece dönüşte isyan ettim su yok mu diye ki hemen kavuştum :)Arkadaşlar sağ olsun.Neyse devam ediyoruz akşam çadırlarda düğüm teknikleri gösterildi ve yardımcı iplerimiz dağıtıldı unutmadığım düğümlerin ilki balıkçı(bunu bileklikte de kullanıyorum da :) ).Neyse ders bitti biz ipler elimizde boşluklarda el alışkanlığını arttırma çabaları...Başka çadırlara çay içmeye gidişler ıhlamur ve başka bitkili karışık çayın tadı :)Gelişimlerin(dağcılık da eğitim şöyle devam ediyor başlangıç ,gelişim, eğitmen..) barbunyasından tırtıkladım heehe :) Çaylarını içtim biraz dolandım ve sohbet ve sohbet içinde eğitmenlerin 3 gibi kaldıracaz demeleriyle koşup 1-2 saat uyuyum bari diye tuluma koşup girdim ve ki tulumum 0 özelliğe sahipti ama üşümedim.Eski bir arkadaşım hemen malzemeleri alma derdi hem malzemelerin pahalı olması ve hemde ileride  Dağcılığı sevip sevmeyeceğine göre ve işine yarayıp yaramayacağını bilmemeden  alma derdi Ona hak verdim..:)Ve gene bir ses kalk düddüğü  ve çok rahat kalktım.Hava çok iyiydi üşemedim bile ve üstüme ceketimi bile giymedim.Polarım üstümde daha terlemeden sıradaydım ki  hayal kırıklığı yürüme az mı olmuştu ne? :(hemen geri döndük ve geri geldiğimizde hemen uyuyakalmışım ve 2. uykum süperdi..:)Sonra sabah oldu
        2. gün düğüm eğitimleri ve eğitmenlerden sınav vakti Tik Tak .Aaa unuttum koşuda gözlüğümü bir eğitmene bırakmıştım O da yere bırakmış ve gözlüğüm gene bir olay yaşadı(diğer gözlüğüm de Haliçte kürek çekerken gevşediği için gözümüden denize uçmuştu  :) ) Bir kulpu kırılmıştı :( :) neyse ki cam kırılmadı.Ve eğitime girdim çok iyi tanıdığım eğitmen her ne kadar hadi milletin 2.-3. kişisi geliyor diyerek çemkirse de Ben aceleye gerek yok yavaş yavaş yapacam dedim bir perlon düğümünü yapamadım ki sonra yaptım :).Sonra halka olma,balıkçı düğümle yaptığımız halka ile koordine olma ,takım işi  çalışmaları ... Öğlene doğru pursik düğümü yaptık ve ve çekme oyunu maalesef bizim taraf kız doluydu ve komandalar (2 komanda vardı da klüpte) karşıdaydı :P.Ve gidişimiz yaklaştı çadır topla-kur eğitimi ve belki biraz işin ciddiyetini bilmemden ve anlamamdan hiç pöfflemedim(geçen yıl Uludağ a gittiğimizde sulu sepeye denk geldik ve kamp yerine vardığımızda daha da arttı ki bizim çadırımız son kurulanlar arasında olmuştu ve orada hızlı ve yardımcı olmanın önemini anladım ki - gece boyu ıslak bir tulum giysiler ve çadırda geçirmiştim. ) Önemli şeyler ve eğitmenlerin,kızanlara öfkesini anlıyorum..
   Ve bu faaliyette buna devam etmek isteyip istemediğimi ölçtüm,biçtim ve pozitif :)sevmiştim ne üşüdüm ne de terledim (belki de evimin buzhane olmasından ve de belki kadınların soğuya daha dayanıklı olmasından :) ).Ve sevdiğimi,istediğimi şehre adımı atıpta dağda üşümeyen benin şehirde üşüyüp giyinmesinden anladım :)Evet devam hatta dağ keçisinin faaliyelterine de katılmayı planlıyorum dağcılık federasyonunda ..Bakalım

A scanner Darkly

  İlk sahne...

Charles Frack; kendini ve köpeği  yıkayışı,ağız mimikleri-seyirtik bir ağız hareketi, nevrotik hareketler :).....

Robert Downer JR. (Barris) adamım

Neden bu saçmalığa kafam basmıyor ?Kafam basmıyor biliyor musun?İnsanların da uyuşturucuda aradıkları bu zaten!Başını alıp gitmek isteyip de bağımlı olmak berbat bir şey!

D maddesi:DELİLİK ,DEVASIZLIK ve DIŞLANMA demektir...Soyutlanma ve yalnızlık.Birbirinizden şüphelenme ve nefret etme
D,Devrilmek,Düşmek yani ölüm demektir.. Yavaş bir ölüm  sanki içiniz geçer gibi...

Charles Frack'ın intihar sahnesi hayır,hayır! kötü bir şarap almak mı? Merlotte olmalı ..Tüm günahların okunuşu, okuyan adamın bin bir gözünün olması iyi ki güzel şarap almışım :)

    Bir tarayıcı neyi görür?Kafanın içini mi ?Kalbin derinliklerini mi? Benim içimi görür mü?İçimizi görür mü?Apaçık mı görür? Belli belirsiz mi? Umarım apaçık görüyordur,zira ben artık içimi göremiyorum..Gördüğüm tek şey kasvet.Umarım herkes için iyisini becerir.Çünkü tarayıcının  benim gördüğüm  gibi belirsiz görüyorsa... O zaman bitmişim  tamamen bitmişim demektir...Ölümü böyle boylayacağız demektir.Çok az bilerek ve o azıcık şeyi de yanlış bilerek ..

  Deli ,devasız ve dışlanmışların dedikleri...
Canlı ve cansız nesneler özelliklerini değiş tokuş ediyorlar.Cansız nesnelerin dürtüsü .Canlılarınkinden daha güçlü(ki bence çok doğru)...Canlılar asla ölülerin amaçlarına hizmet için kullanılmamalı.Ama mümkünse;ölüler ,yaşayanların amaçlarına hizmet etmeli...

   Son sahne... Tarlada fark ediş ..
Dünyadan yükselen ölümü gördüm.
Toprağın bağrından.
Mavi bir tarladan.
Dostlarım için bir armağan.. (Philip K. Dick)

8 Kas 2010

Huzur

  
   Atadan kalma göl kenarındaki topraklarımıza gidecem,eskiden olduğu gibi gölde yüzüp sazlıklardan sal yapıcam,her elimi kestiğimde de gülümseyeceğim. Sığ yerlerdeki balıkları ellerimle tutuşumu hatırlıyorum ve sadece peynir-ekmeğin en güzel besin olduğu zamanı ve tulumbadan su çekip her gün bahçemizi suluyuşumuzu ve koca kaplumbağamı ve eskipüskü ama en güzel giysilerden bile özel olan şalvarımı...
        Ben yapamıyorum insanlar,her şey benden uzak ve toprak yakın olan ve Beni tutan...Para biriktir ve git Senin olana,Sen olana.Ve anladım ki şehre gelince üşüyorum doğada üşümediğim kadar ...Zayıflık,karmaşa,kargaşa ve anlamsızlık,hazlar,şehvet huzur olmayan bir yer....Sadece küçük insanlar onlar, cahil belki de çoğunuzun anlamadığı değerleri bilen  sıcacık dosdoğru..Ne internet ne telefon ne de yabancılaştıran insanları diğer şeyler...             Ne param olsun ne mülküm sadece toprağım ve ölürken de  toprağa değsin ellerim ..Yüzümde ne makyaj olsun sadece güneşten kızarmış yanaklarım, kuru  ama sıcacık ellerim olsun sevdiğim bana baktığı zaman Bendeki toprağın yaşayışını görsün kimsede göremediği ...   Ne insanlar gördüm büyüdüğüm şehirde buradan ürün çıkmaz diyen taşlık alanları temizleyip ürün veren elleri  ve kendiminkilere baktım geçmişime...Asla olmaz deme... Ne araba isterim ne ev ne mülk ne de olmadığı gibi gösteren insanlar etrafımda.Kendini yeni vecizlerle,tanımlamalarla yabancılaştıran Ve Ben gibimi bulduğum zaman bu duygum 2 kat perçinleşecek biliyorum ,ne istediğimi biliyorum..Sadece bir bisiklet olabilir araç olarak düşündüğüm ve ben dedemin ve ninemin bana öğrettiklerini Ona gösterebilirim ağaç nasıl aşılanır  ve benim içim Dünya dan değilde başka boyuttan olan dedemin ağaçları ilaçlarken ağaçlara eliyle dokunuşu geldi aklıma :) Sana zarar vermek istemiyorum seni korumak istiyorum demesi...Koca mavi gözlü devim Seni özlüyorum :(Sen bana çok şey öğrettin..:)Güzellik ...Domatesi nerden koparacağımı ve çapalamayı nasıl yapacağımı..Elimi tulumbada sıkıştırdığımda öpüp geçti deyişini :)Sağ elimdeki o iz Sensin,Senin öpüşün...Küçükken erik toplarken aşağıdakileri toplamamamı onların çocukların hakkı olduğunu deyişini hatırladım Bende çocuk kızgınlığımla bahçemize girip zarar veriyorlar derdim suratımı bükerek :( Sen ise asla bencil olma yukarıdakiler Bize yeter dedin.Sen Bana bencil olmamayı ve elimdekilerin önemini  aşıladın asla çok istemedim asla açgözlü olmadım Sen her şeyimdim birgün gelmedin :(elimde süpürgeyle bekledim balkonda,süpürdüm tertemiz oldu her yer ama yok gelmedin küçücüktüm ve Sen evimizdin ananemle,Benim.Evimiz bomboş kaldı:(kocaman kalbin ve gözlüklerin benimle..      Etrafta çeşit çeşit işler.. Ben anlayamıyorum olamıyorum onlar gibi istemiyorum da olmak.Küçücük şeyler istediğim,kimseyi incetmeyecek güzel paylaşımlar,sevgiyle yapılan şeyler,sadece insanlar bir şey beklemeyen,olanı bilen ve seven,zor ama güzel bir yaşam uyurken ki huzur ve benim huzurum bahçem ....

4 Kas 2010

Gelen

     Eve geldim ve karanlıkta ilerlerken biliyordum orada olduğunu .Karşıda oturuyordun O çocuksu,şeytan bakışınla özgürce ,kendini teşhirlercesine gayet rahat!Güldüm ,Seni görünce.Bir göz kırptın, ufak bir gülüş attın.-Kutlarım seni dedin saçma sapan bez,bebek,püsürlerine rağmen iyi bakmışsın kendine bir ara şişko bir aptal olmandan korktum ,Tanrım!Hiç gelemeyeceğim diye korktum.İrkilişin bile ayrı bir güzeldi bütünüyle dişi..Evet dedim anahtarımı bırakıp masaya .yemek yemek sadece zaruriyet ki dedim öğle araları yemek zorunda olmak ise ürkünç!Pantolonumun düğmelerini  açmadan indirdim ikimizde güldük :)Sen harekettin sözler boş :)-Çok uzun zaman oldu dimi dedin? Yo dedim bazı zamanlar Seni hissettim dedim  biliyorum dedin içinde zafer duygusuyla :)Ve kulağıma usulca gelip fısıldadın ...

29 Eki 2010

21 Grams

    21 gram filmi evet....

      Kiliseye giden af olmak isteyen ,ruhundaki vicdanı yatıştırmak için dua eden,küpeleri haçtan olan adam yeni bir hayat isteyen...

    Bu bir ölüm kulübü ...diyen adam (Sean Penn) hasta bir kalp zaman kısıtlı ...

   Kaza ... hayatların yitişi...

       Vurucu sahne :eşi ve iki kızını kaybeden kadının elinde sadece bir poşetle (eşyalar sadece geriye kalan ) gidişi ve diğer kadının bir umut için kocasını ameliyata gönderişi, ölen bir kalp  ve yeni başlayan bir umut ....
     Dünya bizi yaklaştırmak için dönüyor  kendi içinde ve bizim içimizde ta ki kendi içimizde ki gücü keşfedene dek!

     Yanlışlıkla gene birilerinin  hayatına dokunan bir adam vicdan  ve kendinden kaçış yok ayna ...

    Eşini ve iki kızın kaybeden kadının sessizliği ve sakinliği ve bozuluş şu sözleri hayatımız da kaç kere etmedik ve etmeyecez?
   - Sakin ol ve yavaşla !
   - Neden ve ne için?   Çıldırış.....
    Hayatım felce uğradı ve lanet olası bir felçliyim! Neden ve niçin ?

       Kaç kere yaşarız? Ve kaç kere ölürüz? Öldüğümüzde  21 gram kaybederiz diyorlar.Ruh 21 Gramdır.Ben hiç kaybetmedim... Ne kadarı kaybolur? Ne kadarı onlarla gider? Ne kadar kazanılır ?Ne kadar ?

22 Eki 2010

Old Boy


          İlk etkileyici söz; Bir hayvandan daha aşağı olsam bile benim de yaşamaya hakkım yok mu?
  
             Kimsin sen?Ben Oh Doe Su !Anlamı insanlarla iyi geçinen... Telefon kulübesinden kaçırılırken şimdi fark ettiğim ileri ok işareti ama ortasında X işareti olan bekleme..Uzun bir süre... Karıncalar;yalnızlık hissi ,koloniler...Çıldırma...

     İlk insanı görüş; koklama,insan sıcaklığı,damlalar...İlk kadını görüş dayanılmaz istek!Çığlıkla asansörün ilerleyişi...
   Gülün;dünya da sizinle gülsün.Ağlayın ama yalnız ağlayın...

     Ve şunu asla unutma ister kum tanesi ister kaya ikisi de aynı şekilde batar suya..

   Ve Kore intikamı  nefret ettiğiniz ama  öldüremediğiniz bir şerefsiz ya da kin duyduğunuz  ve ölmekten beter etmek istediğiniz bir orospu varsa,hizmetindeyiz...Beklemek sevmek ,aşk... Böyle intikam almak  buz kesen bir şey bedeni..Ama 15 yıl birini unutmamak birinin önemsizce, hatırlamadığı ,unuttuğu sözlerin diğerinin hayatında çok önemli bir şey olması bir dil bir insanı öldüren... Tek canlı insan eşini öldürebilen ...
     Biz,her şeye rağmen kabullenmiştik,her şeye rağmen sevmiştik... Oh Doe Su'nun dili ayırır bedenleri Mido'nun göğüslerine giden elin kesilmesine karşılık bir dili kesmek o sahne...Acı kabulleniş mor kutu açıldığında ki o tepki kızının olması müzikler...

           Ve derler ki demesi Kötü adamın; hayal güçleri yüzünden büzüşürler insanlar ,o yüzden sakın hayal etme....

       İntikam alanın soğukluğu,acınası sevgisi tüyleri ürperten sevdiği kadını koruyamama duygusunun 15 yıllık acısı ve ölüm yılında  o sahnenin yaşanması kızın deklanşöre basması gülerek beni sakın unutma  diyerek gülümseyişi...
     Oh doe su'nun kabullenişi.... Hipnoz olmak isteyişi ve oluşu..Sevmek ve unutmak isteyişi ..2 kişilik belirecek hayatın da bir her şeyi bilen sen, bir de diğer canavar ...Canavar gittikçe yaşlanacak kalan kişi devam edecek... Uyanma sahnesi !Kızın adamı bulması ve sen yaşlanmışsın deyişi ve evet giden canavar değil bilen kişi kalan...Ne olursa olsun sevmek.. Ve şunu asla unutma bir kum tanesi ya da kaya parçası aynı şekilde batar suya....

Bibercikler

     Bu sabah çamaşırları toplamak için çıktığım da orda iki başı mağrur kızarmış,olgunlaşmış biberciklerimi gördüm :)Nasıl etlenmiş ve parlamışlar,dayansınlar diye koyduğum çubukla toprakta hava delikleri açtım bir-iki tanesini kopardım,geçen gün yaptığım seramsı alanıma onları da almam gerektiğini düşündüm:).Kışın ekilebilecek bitkileri araştırmıştım en sevdiğimi ıspanak!!Ki çok severim bakalım şimdilik toprağı dinlendiriyorum hazır olunca toprağa yeniden değebiliriz :)

21 Eki 2010

Nereye Kadar ?


       İçimde uluyan kurdun sesini duyuyorum  ve rüzgarın ve soğuk  dinginliğin …. Nereye kadar ? Nereye kadar?Konuşmak istemiyorum.Sesler var dinlemekteyim oradalar biliyorum,görmüyorum ama duyumsuyorum.. Kulaklarım kapalı  duyuyorum... İçimde ki kurt uluyor diğerlerini çağırmak için...Sonra rüzgar katılıyor getirdiği soğuklukla, kurt ulumaya devam ediyor soğuk gecede.  Rüzgar tozları savuruyor belki de  uğulduyor sonra kurt uluyor ,rüzgar içimden geçip kaküllerimi savuruyor kurda dönüyor ben içime bakıyorum kurt uluyor rüzgar esiyor kurt boğazıma çıkıyor  ,rüzgar elime soğuklunu getiriyor kurt uluyor rüzgar içime dönüyor ..Nereye kadar? nereye kadar?

11 Eki 2010

Plastik Kolyeler Geldi Hanıım :)




    Bunu ilk 2008 senesinde Mimar SİNAN şenliklerinde görmüştüm böyle yapılmış bir anime bebek almıştım kendime sonra kırılmış ve üzülmüştüm hep merak ettim nasıl yapmışlar diye?Geçende internette görmüştüm hobi dükkanından aldım ve evde denedim :).Evet sihirli kağıdımla ilk yaptıklarım aslında bir tane daha yapmıştım ama kırıldı,fırından alırken :(.Neyse üzülmek yok ,gene yapabilirim :).Bunun adı nedir? Bilmiyorum sihirli plastikimsi bir kağıt çiziyorsunuz ,boya kalemleriyle boyuyorsunuz başta soluk duyuyor ,fırınlanınca 1/7 oranında küçülerek  kalınlaşıp kalın bir plastik halini alıyor.Bir tarafı daha parlak hale geliyor.İlk yapmanız gereken çizmek sonra boyamak sona da 170 derece fırında bekletmek başta kıvrılıyor üzülmeyin.Unutmadan folyo kağıt sermeyi unutmayın altına.Sora ara ara üstüne bastırabilirsiniz düzleşsin diye iyice :) yumuşayınca çıkarıp sert bir zemine koyup üstüne ağır bir cisim koyup bekliyoruz ve ta ta taaaam !! :).Ben ne yaptım bir kendimi bir Son Go Ku nun resmini ,bir mafya adamı ama aslında Atatürk'e benzedi galiba birde anime bir kız :).Bunları kolye olarak yaptım ve daha da ilerleticim çekimler için kusura bakmayın tilifondan çektim şarjı yok fotoğraf makinesinin.Umarım birileri bakar da beğenir .Takmak için sabırsızlanıyorum:)

10 Eki 2010

Shonenjump Sergisi

          Kalktım hava bir garip ...Evde durmamak gerek .İstikametim belli önce yürüyerek Üsküdar sonra Beşiktaş oradan Kabataş;İstanbul Modern :).Çıktım yola, en sevdiğim yavruazımsı sarı kareli kabanımı giydim ,yürümeye koyuldum evet Üsküdar'dayım biraz rüzgardan dolayı üşüdüm .:(Önce yemek yemeliyim diye düşündüm, ucuz ve sağlıklı diye düşündüğüm Üçler Market den  2 TL ye aldığım peynirli sandviçim ve yeşil çayımla motora ilerledim. Yarısını yiyip daha sonra kalanını yemek için çantama tıkıştırdım :).Beşiktaş'a geldim KABALCI'ya girdim ,dolaştım da dolaştım,bir şeyler okudum ve en sevdiğim defter ve kalem  bölümünde baya bir oyalandım  :) Sonra birden aklıma yanıma  defter almadığım geldi hemen uygun bir defter kalem aldım sonra doğru ödemeye ordan da MARLIYN MONROE'nun kitap ayracını aldım evet  GARY COOPER,INGRID BERGMAN,SADRİ ALIŞIK olanlara MARLIYN de eklemiş oldum ..Sonra ilerledim susamıştım hemen ALKIM'ın önünden bir su aldım yoluma devam ettim ağaçlı İnönü'ye dönen sokak boyunca huzur doldum ve yürümeyi ne kadar sevdiğimi anladım ve baktım ki İstanbul Modern'e gelmişim sergi ilgimi çekmişti internette ve Radyo Eksen de duymuştum  ki ilk  mangamı arkadaşım Tayland dan bana Taice getirmişti '' XXX HOLIC '' :).5-17 Ekim tarihleri arasında olan SHONENJUMP 'ın düzenlediği bir sergi.Bu arada 2010 yılı Japon yılıymış ..SHONENJUMP e gelince 1968'den beri yayın veren bir yayın.Bu  Naruta,Dragonball,Hunter X  in yayılmasını sağlayan bir yayın.Neyse gezmeye başladım ve bir iki Narutodan karakterler vardı  öyle giyinmiş insanlar :) Fotoğraf çekilmek istedim ama biraz utandım galiba sessizlikle gezmek ağır bastı.Birkaç Dragonball,Hunter X mangaları karıştırdım şöyle ki böle uzun stantlar var iple bağlı mangalar var ama bunlar ilk çıkan mangalar değil bunlar Shonenjump ın ingilizce mangaları :) Karıştırabiliyorsunuz zaten ilerde camekanlı bölümlerde japoncalarını sergileniyor ki(ilk çıkanlar) Dragonball'daki kaplumbağa ustanın ilk çizimlerine hayran kalırsınız :)Bir  camekanlı bölümde 6-7 dilde aynı manganın çevirileri konmuş aynı sahne hepsinde vurma efekti sesi ayrı :)Dil işte ne garip.Bir başka camekan da  eğer seriyi tamamlarsanız (Dragonball Serisi)  görebiliniz  Akira Toriyama 'nın yaptığı illüstrasyonu görebiliyorsunuz ki bende bloguma koymuş bulunmaktayım :)).Çok geniş bir sergi değildi biraz hayal kırıklığım oldu :( ama olsun buda bir atlılım :).Bir başka tarafta çocuklar için haydi Naruto  oynayalım bölümü vardı.Sonra afişlerin olduğu bir bölüm vardı  birkaç telefondan çektim sevdiklerimi :).Sona doğru eskiz çizimler bir manga nasıl oluşturulur? çizimlerle sergi ve video gösterisi Son GOku nun yaratılma süreci  Akira Toriyama dan.Aaa !Unutmadan birde girişte manga dergisi ve bir bardak altlığı veriyorlar size  hediye kabında olduğunda dikkat edin jelatini yırtayım derken bardak altına zarar vermeyin ve bende çıkan karakter ONE PIECE den FRANKY :) Şu anda su bardağım  içerken göz göze geliyoruz kovboyla .p.Sadece gidin, görün ,hissedin derim ........

4 Eki 2010

İnkuş'um

     Eve gelirken birkaç gündür orada tombik bir kedi,kapıyı açtığımda çıkmak isteyecek sanıyorum...Günlerdir tek düşündüğüm  ve her eve girdiğimde aldanışım...Bu istemsiz bir düşünce.-Gir içeri annecim diyecem,açıyorum yok kimse,gitmişti... :(Mama kapında maması hala duruyor öylecene  bıraktım orada,kakasının  balkondan gelen kokusunu yatarken duyuyorum...Alışmışım varlığına gelip leptopla arama girecek,yanımda uyuyacak ya da battaniyeme gene tecavüz edecek  sanıyorum:)Onu özledim... Tek düşündüğüm özlediğim varlığı ..Bodrum katında günde 5 kere gelip derdini anlatmaya çalışmanı, arada kaçamak sosis verişimi Sana ,Seninde sessizce yemeni:).Balkona gelen gizli sevgilinle bakışmanı,tuvalete giderken Benimle saklambaç oynama isteğini...Beni zor sevmiştin belki de sindire sindire sevdin.Aramızda güzel bir sevgi oluştu artık Beni benimsemiştin ve izin veriyordun ve O'na yaptığın ;eve gelirken  hissedip kapıya koşmanı  Bana da yaptın.. Seni özlüyorum minik,tombik kuşum evimdeki vik vik sesini,her mutfağa gidişimde ne yapacak ki ,bir şey koparır mıyım diye koşmanı ......:(

Ürküntülerim

     Eski köhne,yitik evlerin yanından geçerken birisi beni kıstırıp orada tecavüz eder diye ürperirim geçerken...

  Bazen yatağımın altı boşsa bir el tutup çeker mi ki?gibi bir düşüncem var....

  Eski tarihi eserlere dokunamam , yaşanmışlık kaç kişi dokunmuştur?Kaç beden?diyerek dokunamam,dokunduysam ürperirim  binlerce ruhu hissetmişim gibi....

 Mezarlıklara gidemem ama bu ürpertiyi ablam aşıladı küçükken....(güzel öcü  hükayeleri)

 Az varmış genede

3 Eki 2010

Şiir

     Aslında şiirden kapalı ,manalı, ağdalı sözlerden anlamam.Şiir dediğin düz yazı gibi olmalıdır bir anda çıkmalı ve denmeli .Anladığım yazar şairler ,CAN YÜCEL ,ORHAN VELİ ,TURGUT UYAR,EDİP CANSEVER'dir.Güzel olma kaygısı barındırmayan olduğu gibi iletilen duygular...

CAN YÜCEL in tok sesiyle düşününce birde.....


Sadece vazgeçmeyi bildim...
 
Asla sevmediğim birine seni seviyorum demedim,
ya da asla birini severken karşılı......ğını beklemedim...
Dostluğuma değer biçmedim, sevgime ise hiçbir zaman sınır çizmedim...
Sevdiysem sonuna kadar gittim, bitirdiysem öldürse de hasreti geriye dönmedim...
...Bazen çok kırıldım, bazen belki de kırdım...
Ama hata insana mahsustur dedim..
Affettim, af diledim..
Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben onları yine de affettim..
Onlar belki beni saflıkla yargıladılar.
Belki de içten içe sinsice güldüler...
Ama asıl unuttukları şuydu... Ben aldanmadım...
Aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlayamadılar...
Bir insan kaybının ne olduğu bilemedikleri için...
Kaybetmek onlar için bir alışkanlık haline geldiği için..
Oysa ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde vazgeçmeyi bildim o kadar

2 Eki 2010

Cumartesi Ateşi

           Bu bir cumartesi ateşi dostlarla geçen ...Yer:Kadıköy.Mekan:Zurih :)Ucuz buzlu bira ve muhabbet...Muhabbet nişanlı çiftimizin bekarlığa veda-partisi neler yapılabilirler :)Uçarı düşünceler,planlar,hareketler..Çiftlerimiz saatin 23:00' e göstermesi  dolayısıyla ayrılma girişimleriyle 3 kafadar kalışımız Bizde 1 saate kalkarız demeler(hadi oradan) eskiler,yeniler,güncel şeyler ve gülüp geçmelerle saatin 3 olması Benden bir oha aa kopması nasıl gidicez Burak Biz?Neyse ki Burak da Üsküdar da :)Taksi-dolmuş denen şey var:)...Kadıköye doğru aşağı inme,inceden esen ayaz ...Aşağıya yürüyüş sonrasında  etap bu ikilinin keşfettiği dürümcü 3 tekerlikli şiş-kebap arabası; çok lezizdi kesin kes Kadıköy'e giderseniz tavsiye ediyorum hala dişimi temizliyorum :)Muazzam geldi  daha çok yer ve düşünce planlarıyla geçen zamanlar :)Bakalım Burakla bir bisiklet turu ufukta, önce kondisyon şart abiciiim!Süper birgün dü :)Eskiler ,fotoğraflar ,çiftimize takılmalar :)Ve yağmur çişelerken yenen yemeğin tadı taksi-dolmuş ve evim evim güzel evim :))

1 Eki 2010

Anıkolik

    MEM !!Şimdiki zaman hapishanesinden kurtulmanızı sağlayan MEM !!Gidiş ..Anılara küçükken kardeşinle oynadığın elma ağaçların altındaki anına,üniversitede sırada uyuklayan anına,annenin sana o ucuz ama dünyadaki en değerli bebeği aldığı ana,çok sevdiğin kaybettiğin kişilerin yanına...Ama kontrol Sende değil ruhun O bedende 6 yaşındaki Senle,25 yaşında ki Sen aynı beden de..Neyse ki kötü anlara gidememeyi seçiyorsun:) Özlediğin şuan yanında olan ama farklı umarsız insanlara gidiş...Ama dediğim gibi kontrol sende değil!Kaybettiğin insana dur yapma! bizi öldürme diyemediğin ya da ölmüş annene sol omuzundan bakamadığın doya doya...25 yaşında ki senin kulakları tıkalı sanki pamuk koymuşsun,içten gelense... 6 yaşında ki gittiğin andaki Senin sesin bir yabancı gibi.. kulakların tıkalı olduğunda konuştuğunda ki hal durumu .İnce zayıf bir ses. Sadece o anı yaşarsın ne eksik ne fazla bedenini kontrol edemezsin...Hatırlarsın küçücük ayrıntıyı o gün ailenle o güzel akşam yemeğinde ki;annenin çorbasının kokusunu ve az sora çıkacak sebepsiz kavganın 6 yaşında ki sende yaptığı korkuyu bakıp sarılmak istersin kendine kendi çocuğunmuş gibi ama kolun senin mi ? Yoksa 6 yaşındaki senin midir? Minik tüysüz kırmızı bir kol kolunda ki yara....
         MEM  alıp 4 yaşında annemgilin bahçeli evinde dedemin sırtında düşündüm kendimi... Karizmatik kemik gözlüklü,yakışıklı O yüce insan! :dedem.Hem adam hem çocuk ilk öğretmenlerden,  rahat ,şen insan.. Bana lira gözlüm dediğini duyuyorum hüzünlü kızım benim dediğini ...Belki de kemik gözlük takıntım O'nu  Dünyada ki her şeyden çok sevmem.. :)Az önce oynadık sırtındaydım o koca devin mavi gözlü devin :)Her sıkıldığımda bir MEM bir anı kırıntısı......



          Şu anda annemin yanındayım ağır buz gibi yün yorgan altında abimle,Ben..annem ortada bize kibritçi kızı anlatıyor her gün aynı hikaye  ya da yaramaz keloğlan (bu abim). 6 yaşında ki bedenim merakla 100 kere duysa da sonunu merak ediyor hikayenin ve gene üzülüyor sadece hissetmek isteyen o küçük kıza..Artık yatın diyen annemin sesi kulaklarımda :)Küçük ben gözlerini kaldırdığında ne kadar güzel ve zayıf olduğuna bakıyorum  annemin .Bir an Bende güzel olucum diyorum ve içimden gülüyorum :)Bir an silikleşiyor galiba ilacın etkisi bitmekte...Gözümü kapayıp gene fotoğrafına dalıyorum yok olmuyor burdayım  çizk kollarım  ve bu koca bedende....
    Bu bir kitap incelik dolu eskiye özlem değil  her yere gidebilirsin eskinin değerleri bunlar Biz olmayı yitirmeyi fark etmek Beni,Bizi Onları hatırlamak PAGAN KENNDY'nin kitabı ANIKOLİK basit,içten bir anlatım  okunması gereken bir kitap

27 Eyl 2010

Kelime Türetme...

Baba:Şişko domates yarım kilo patetesss:)
Bulut:Yutmak istiyorum.
Defter:Bir sürü defterim olsun
Boya kalemleri:Şurayı ne renk yapsam?
Kedi:İncam,Noam,torunlarım...
İş:Kendimi idame ettirmem gerek
Kürek:3 giriş çekiyoruz 10 tempolu  devam :)
İnsanlar:Bazen korkuyorum
Ev:Nerede?
Telefon:Mesaj yazamıyorum niye ki?
Ev Sahibi:Çirkeflik
Kızma:Uzak dur Benden
Ağlamak:Gözüm balon oldu..
Çiçek:Biberlerim kızarmış
Parfüm:Bugün de sıkmadım yaa :(
Pencere:Kocamaaan penceler istiyorum
Sakinlik:Mutluluk
Üzmek:Kimseyi üzemem ben
Sevmek:İçimden gelen
Taksim:Kargaşa.Ben buraya ait değilim
Kuzguncuk:Akşamları hava alma yerim sığınak
Annem:Kahramanım! :)

7 Eyl 2010

Deli....

         Deliydi!İnsanlar böyle derlermiş ... Küçüklükten beri kendiyle konuşurdu.. Ablası,abisi dışarıda oynarken O tiyatro yapar,aynalı komadinde suratlar yaratır ,hayaller kurardı.. Hep ölümü düşlerdi annesigilin yatak odasında ki pencerenin kenarından koca kırmızı oje lekesi...Hayır leke değil di o!Kanıydı orada öylece pencere kenarında ölmüştü sessizce. Ölüm? kötü değil di küçükken hiç öyle görmezdi.Ölüm sakinlik di huzur verici boşluktu ...Her pencereye gittiğin de hüzünlü bir hikaye uydururdu.İzlediği bir filmde erkeğin eve doğru koştuğunu ve geç kaldığını  görmüştü çünkü böyle diyordu.Aldı kollarına cansız kadının bedenini,koştu ağlayarak ..Bunu hayal ederdi.Kadın bunu seçmişti..Hep bu filmi düşündü neydi bu film?Bulamadı tek bir sahne kaldı gerisin geri...Tuvalette ki pas lekesine de bir yorum getirmişti dedesiydi O!Dedesi klozette düşmüş ölmüştü.Korkardı oraya gitmeye evin en kuytu yeri..Tek ölüm kötüydü o oda Onun  ki.Çok severdi Onu..  Onun öğlen ezanında öldüğünü duymuştu büyüklerden.O yolda öldüğünde  O da annanenisiyle evdeydi ,hatırlamıyor bunları O na sonradan denildi bu pas hikayesini kurduktan sonra...O an hiç susmadan ağlamış,hissetmiş ve susmamış..Küçüklüğüne dair tek hatırladığı annanesinin 3 katlı evinin orta merdivenlerini süpürgeyle tozuturken Onun gülerek karşıdan geldiğidir bir anlık görünmüş ve gitmiştir neredeyse oraya...Tek ölüm kötü O nun olması her öğle ezanın da perdenin arkasında ağladı ,Onu bekledi gelip alacaktı hep böyle düşündü...Anne babasıyla ilişkisi? Onlar hayat telaşında olduklarından azdı ..Devamlı içinden söylenirdi,ağzını oynatarak sinirlendiğinde,Babası --Hanım bak gene bir şeyler söyleniyor derdi  
....Arkadaşı yoktu ablasına  askıntı gezmek zorunda kalırdı.Ablasının kolunda naylondan bilezikler  sokakta ip atlamacılar O sadece ipin içinde olan kişi olurdu hiç sevmezdi atlamayı hele ki yapamadığı bir şeyse nefret doğruydu ...Abisine cadılı olup olmadık hikayeler anlatır sora da kıs kıs gülerdi,ablasının anlattığı zombili ,mezarlıklı hikayeler yüzünden ömrü boyunca mezarlığa giremedi.Ölüm sessizlikti,sakinlikti ablasının hikayelerinde ölüler canlanırdı,huzursuz vericiydi ölü.. Sakinlik olmalıydı O öle düşlerdi yıkılmıştı huzur imajı.Ölülerin Ondan huzur istemelerinden korktu,büyük ninesinin elini hiç tutamazdı bu yüzden.Ölü bir kemik di Ona dokunursa huzursuzluk geçerdi..Gene de Onu severdi köyün en akıllı kadınıymış,deli dolu köydeki diğer kadınlar içinde imtihana girip Türkçe okuma yazma belgesi almış ti zamanın da :).
      Elektronik aletlerinin içlerini açıp sökmeyi,teknolojik bir şey yapma çalışmayı,olmayınca da abisine suçu atıp bir fiske yememeyi iyi bilirmiş..İlk aşkı anaokulunda ki tombik yanaklı..Bir gün erkeklerle trafik oyunu oynamayı seçtiğinden,Onu yanına almadığından koca yarım yıllık ilişkisini  söküp atmış..Çünkü O da trafik  oynamayı seviyormuş,pipisi olmadığı için yaptığı affedilemezmiş!Pipi konusu saplantıymış abisinin sünnet törenin de kıskandığından törende azıtıp Benimde vardı da babam kesip attı diyecek kadar büyük ..  Devamlı ayakta işemeye çalışıp Benimde pipim olsa böyle yandan gitmeyecek demesi bu yüzdenmiş...Anaokulunda diğer çocukların bez patik gibi ayakkabılar giymesine karşın ortopedik ayakkabı giymiş olan çocuk,gücü ayakkabısından gelen çocuk! devamlı kendisini sıkıştırıp  o demirli ayakkabılarıyla ayaklarına vuran çocuk! ezici erkek modeli Ona karşı bez patiklerle güçsüz olmanın verdiği duygu..:(
   Evin salonu girilmeyen evin korkulu yeri saydığı klozetin yanı çok sessiz,gizemli yer.Gizlice girip her şeyi karıştırırmış hatta bu karıştırmaların da ablasının annesinin ölüm haberlerini bulmuş aklı daha ermediğinden mi dersiniz ki böyle bir şey çözülemez  o yaşta!Ablasına üvey üvey diyip,babasına devamlı O kadın kim diye sorarmış ki, bu gizi yıllar sonra öğrenmiş Ablasından büyük bir özür dileyerek çocukça bir şeydi yaptığım diyerek  ....
Resim yazısı ekle
      İlkokul hırslı bir çocuk her yönde akıl timsali,gıcık küçük kız modeli..İkircikli ilk duygusal ilişki hep bu Georgia adlı çocuk dizisinin hayata yansıması 2 ayrı sevgi biri gözlüklü öğretmenin çocuğu (statü) diğeri kadar zeki olan yakışıklı zıpır(zibidi).2side rakip 2de arkadaş  İkisini de sevme içgüdüsü birlikte..Ve olmadık kıskançlık hayalleri hiçbir zaman açılmama ...

     İlk cinsel istismar bunu yıllar sonra anlayabilme ..Oyundu  Yapılan öle demişti küçük bir oyun oynacaz şimdi.. Üzülmeyin herkes de 1 adet kesin mevcut ya akrabaların ya da çevrede ki sizden büyük çocukların dokunma deneyimleri onuralamaz yara açmayan ya da açan hiç bir zaman yaptıklarını nedeni şundan dolayı şöyle oldum diyemezsin neyse...İlerde diğer ellenenlerle bana bunu yaptı Oha bana sadece bunu yaptı denilen artık kazık olmuş adamların utandığı mevzuları mağdurların konuşması ..
    Gezinmeler o şehirden o şehre taşınmalar kardeşinle aynı okulda okuma deneyimleri,Senden sadece 2 sınıf altlara gidip hocalık duygunu tatmin etme,köy kokuları terörist korkusu,ağalar,paşalar küçük yerlerin güzellikleri...
   Yaz tatilleri zorla yatılan uykular,zorla gidilen camiler,iri kıyım kızların seçilmesi, dinden ilk soğuma ve her yaz, her yaz sadece Sübhaneke  öğrenmeler,annenizin hayata karşı agresifliği, korkmalar, ananevi ilacı içip götünüzden alev çıkacak kadar ateşlenmeler ama diyememe...
   Artık ortaokuldayız abisinin en yakın arkadaşına 6 yıllık platonik sevgi,en güzelinden...Pis ergen erkeklerden iğrenme,hormonsal hayvanlar...En yakın arkadaşın,sevdiğin çocukla çıkması gizliden atılan kazıklar!Yarışlar,beklentiler,ders ders...
   Kötü olaylar,kandırılmalar,sevgi sömürmeleri,intihar planları,birkaç kez denemeler,kanıtmalar,kanırtmalar,taklitler,gülmeler,deli dolu olmalar,hayatı olduğu gibi görme yaşama ve unutmalar,hissizleşmeler,durup dururken ağlamalar,uyumak istememeler,içip içip sıçmalar,ruhunda ki yarayı unutmamak için sevişmelerle milleti uzak tutmalar ,sevgiler,ilk heyecanlar,hediyeler,saçını kazıtmalar,ilk aşk,umutsuz aşk,huzur bulmalar,yitirmeler,kavgalar,esrime zamanları ,süklüm eşyalar-püklüm bavullar,gitmeler,gelmeler,ihanetler,umursamamışlık,denge,saç kesmeler,deli rüyalar,korkutmalar,özlemeler,iç geçirişler,boşluk hissi,arkadaşlar,gezentiler,işler,güçler,duygular...
BİR DELİNİN İÇ DÜNYASI, RÜYASI

28 Haz 2010

İnkuş Zamanları

İşten erken çıktım dedim ki çocuğu kreşten alacam :)Serviste plan yaptım evde mi iniyim?,akşam mı alıyım sora mı?, mamamız ve kumumuz sınırlı olduğu için diğer evime gitme kararı verdim  ve inmedim.Mamacımızda indim mama,kum evet oldu bu iş :) Doğru eve.Evde Rauf vardı gitmeye hazırlanıyormuş biraz sohbet ettik.Dedim oturup kalmayayım tuvalet kum mama hazırız,fesleğenler kendinden geçmiş biraz üzüldüm yarın onları serin evime getirecem.Neyse  kuşumu (kedime İnkuş derim ve bazen sadece kuş:))aldım,çantamda çocuk malzemeleri harbiden kreşten çocuğunu alan anne edasında seri ve kararlı çıktık yola (çıktım dediğim kapının önüne) eee bekle bekle taksiler durmuyor. İnkuş ağlıyor bir taksinin önüne atladım,atmacadan yavrusunu koruyan kuş edasında bu laf böyle miydi ? Uydurmuş da olabilirim..Diğer yola geçip taksiyi çevirdim  Neyse ki adam uyuz,hayvan sevmeyen biri çıkmadı çok kibar bir adamdı :)1000 de 1 denk geliyor.Arabada giderken baktım bizim ki salyalanmış kusmuş hanım, parmaklarımı burnuna sürterek sakinleştirdim Nese ki hemen geldik evimize.İnkuş'u çıkardım her yeri gezdi, kokladı ,balkona çıktı ki şimdi bile avcı edasıyla takılıyor ara ara serin geldi ki yere yatıyor ..O yerde ben  koltukta birbirimize bakıyoruz.Koltuklarımı tıngırtdatmaya başladı :).Evde bir ses olması güzel :)İnkuş evimde ilk misafirim bende Ona iyi davranıyorum biliyoruz ki iki gün sora O Beni ısıracak Bende Ona pıs pıs sıkacam(İnkayı uzaklaştırma aleti parfüm ve benzeri şişeler ama asla suratına değil! öteden ) O da misafirliğini biliyor!Şimdilik çok hanımız ikramlar, yok Sen allar,şuraya uzansam rahatsız olmazsın dimi canımlar hıhıh :)Aldığım mamayı sevdi şimdiye kadar üç kere yedi ki ben içerdeyken eminim o kadarla da kalmamıştır :) Odayı toplarken çocuklarımdan birini yedi (örümcekler :) )sanki ağzında bir şey yok gibi baktı yediğini biliyorum dedim.Şimdi balkonda akşam sefası yapıyor.İyi ki biraz yıkadım balkonu  sildim kapının önüne ıslak yer bezi koydum ,pislik olmasın diye annelerin ayağını silmeden geçme!!modu.Birazdan pencereye çıkıp -Ezan okundu çabuk eve diye çığıracam Şimdilik bu kadar İnkuş zamanından...

24 Haz 2010

Kadın Ağrısı

        Bugün aklıma düştü o kadar çok şey yazacak şey varama bu gereksiz şey üstüne; Bugün düşündüm,güldüm ve hayal ettim.Her neyse bugün ki konum zat-ı kadınların muayyen zamanları hakkında, haliyle her ay bende yumurtladığımdan o büyük gün de bugündü ağrıdan ölüp apranax  mı-minoset mi içmediğim şey kalmadı ve hala   sonuç 0.Sonra aklıma çıplak ayakla yere basmanın arttırıcı etkisini düşündüm ve sonra ya ilk çağlarda       hep yere basıyorsun, yerde yatıyon o zaman yok ki apranax fort  atıp sıcak su torbanın üstüne yatmak  neyim... Sora yere basma çocuğun  olmaz  lafı ee hani ben nasın oldum ?Kadınlar çatır çatır doğurdu o devirde.Bu çağlar bize yeni mincon ağrıları bağışladı ve de deyimler; karnını sıcak tut, yere basma çocuğun olmaz,düşer....bla bla bla

8 Mar 2010

Kadın

    Acaba diye düşünüyorum; kaç kadın oh be benim günüm bugün! Diyebildi ki ? bence % 30 demiştir herhalde,iyimser yaklaştığımı düşünüyorum daha azdır  büyü ihtimal bu oran...Emektar kadınların günü,1921 yılından beri hangi kadın tam olarak doya doya yaşadı gününü ki? Erkek dünyasının bizi bahşettiği bugünü...Kaç kadın yapılacak onca işinin arasından kendine; dur be kadın!kalsın her şey bir günde düşünmeyim hiçbir şeyi. Çıkayım alayım bir otobüs bileti, beni nereye götürürse orada iniyim.Kimsenin tanımadığı, suskun,istekli gözlerden uzak bir günüm olsun,dolaşayım,keşfedeyim kendimde yeni bir şey,yeni birileriyle sohbet ediyim,gereksiz ama sırf hoşuma gitti diye bir şeyler alıyım o günümü hatırlatacak benim günüm bir günlük benim!:)Ya da sevdiğimiz erkeklerimizi bir  kenara bırakıp bizden olanla geçirilecek koca bir gün sabaha kadar...
Hatta ileri gidip ilerde şöyle bir şey yapmalıyız;Tüm erkek ve çocukları ertesi güne kadar uzay sistemindeki uzak bir yere nakledip ya da daha akla yatanı her ülke bir günlüğüne onları ülke dışına çıkarsa tüm kadınlar çıkıp birlikte kahvaltı yapsak,gezsek sokaklarda,nasıl olmamız gerektiğini, konuşmasalarda gözleriyle ifade eden tüm diğerleri olmadan istediğimiz gibi olsak,giyinsek,konuşsak,sokakta süzen,iş yerinde bizi soyan sırtlanlar olmadan... Hem bu şekilde yapmamız baskı altındaki kadınların da erkek gözünden değilde kadın tarafından bakmasına olanak sağlamaz mıy dı?Erkeklere uyup kadınların kadınlara yaptığı erkek yorumlarından kurtulmamızı ve kendimizle barışmamızı sağlanamaz mıy dıki?O günden sora;A aa şu şöyle yapmış hiç yakışıyor mu? ya da sırf içinden geliyor diye yaptığı şeyleri onaylamayıp bize laf atan kişilere Kadın O istediğini yapar desek!Böylece kendimizi de baltalamamış olmaz mıy dık ki?

4 Mar 2010

147'likler

   '60 darbesinin sonucunda kurulan Milli Birlik Komitesi'nin 147 öğretim üyesinin uzaklaştırılmasıdır.İçlerin de
-->Ali Fuat Başgil, Sabahattin Eyüboğlu, Yavuz Abadan, Nusret Hızır, Tarık Zafer Tunaya, Mina Urgan, Haldun Taner de vardır.Bu olay tarihimizin en kara tarihlerinden biridir.İşlerinden alınmasının nedeni ise :işlerini yapmayan,tembel,reformu desteklemedikleri iddiasıdır!İroni galiba tarihimizin her yerinde.İşlerinden alındıkları için üniversitelerde  eğitim sekteye uğramış ve zaten az olan öğretim üyelerinin sürülmesiyle de eğitim darbe  almıştır.O zamanlar da Haldun Taner yazılarıyla bu olayları kınamış öğretim üyelerini desteklemiş  ve yüreklendirmiştir.Bundan 2yıl sonra geri dönmeleri için karar çıkarılmıştır.2yıl az bir zaman olarak görülebilir ama eğitim ve bizim için ne kadar büyük bir kayıp görebiliyorum ...