Geçen haftadaki sayfa görünümleri

Sayfalar

22 Kas 2010

Psikopat Rüyalarım Gene

        Psikopat rüyalarımdan biri gene.Ama öyle etkilendim ki uyumaya korkuyorum ve genelde böyle rüyalarımı hatırlamam  yani hatırlamamyı bir nevi proglamladım kendimde.Ama bunun her anını hatırlıyorum O çığlıklar,O kadının yüzü...
         
        Kedimle uykuya dalmıştım  kaşık pozisyonunda,huzurluydum.O'nun nefesini dinliyordum,bebek gibi. Bazen - galiba koşuyordu  patisini kıpırdatıp duyuyordu.Neyse uyudum; diyeceksiniz ki  çok yedin ondan, KOCA BİR HAYIR!!
         
             Rüyaya geçiyim ;Rüyamda etraflda yarım düzüne kadar insanlar var kalabalık değiliz yani.Birden
ikiye bölündü zemin satranç tahtası gibi..Ve aşağıdan  zebani denen varlıklar geldi ki normalde Zebanin Çatalı olur ne bileyim yani gördüklerim kurgulardan değildi ,çok farklı anlatamayacağım varlıklar geldi ama sırtlarını döndüklerinde simgeleri olan  çatal ,dövme olarak vardı .Biz Onların gelmesinden önce ikiye ayrılmıştık zaten.Ben tamam yanacağız kaçarı yok derken birden Zebaniler karşımdaki alanda saf aldılar.Ve Biz uzun bir yola çıktık zebanilerle .Uzun bir köprü geçtik,ormanlar  falan felan. Çeşitli sınavlara sokulduk ;Örneğin düz bir çizgide yürürsek köşeden (püf noktası buydu)çünkü kaynar bir su akıyor ortada .Ben en köşeden,en  az  yakıcı olan yerden yürüyorum.Bunu geçersem ne olacak diyorum ;bak görmüyor musun diyor,Senin ayakların yanmadı diyor zebaniler bir nevi  bonus  almak gibi bir şey.Başka bir yerde testte birkaç kişiyle koca halı yapma tezgahımda halı yapmaya çalışıyoruz karşımızda başka kişiler.Onlar Bizden daha hızlı yapıyorlar bir de yaptığımız halıyı  orada katlamamız gerekiyormuş.Tabi ki bizim ki baştan kötü,olmuyor başarısız olduk İçimden ne olacak ki? diye düşünürken ceza var mı? diye korkarken bakıyorum ki yolumuza devam ediyoruz.Tam oh derken işte zihnimden çıkmayan sahne!
          
          Savaş gemisi gibi  kaba açık, pis yeşil renkli bir vapur geçiyor yanımızdan ama suda değil karada gidiyor.İçinde insanlar oturuyor çeşit çeşit bazıları mağrur,kendinden geçmiş,sessiz..Ayakta bir kaç  dağcı görüyorum (böyle sırtlarnıda çantaları,ipleri) normal konuşuyorlar ki o an demek ki insan öldüğü kıyafette canlanıyor diye aklımdan geçiyor...Bazılarının öyle çığlıkları,sızlanışları var ki çok ürkütücü... Yanmaktan dönmüşler cehennemlerinden ya da kendi araflarından..Ama kavuran,yakıp yıkan  bir ateş değil bu görünen.Görünmez bir yakış manevi bir şey  Bir kadın suratı acı içinde yanındakilere sokulmuş,attığı çığlıklar şimdi bile tüylerim diken diken oluyor ...Düşünüyorum Ben de yanacam Beni de götürecekler ne zaman, zamanı bilmemek...O çığlıkları duymak,kurban olmak  neler yaptığımı değil kurban olduğumu düşünüyorum bir av hayvanı gibi sırası gelince seçilecek ...O çığlıklar kulaklarımda hala ..Deliren insanlar gibi kendi kendine dövünen,kendi acısında çığlıklar ve bunların binlerce farklı türü..Ve sonra gerçek dünyaya pat diye uyanmak....Uyumak istemiyorum .....

21 Kas 2010

Konuşmalar

''DUYGULANIMIN inkarı tedirginlik yaratır'' dedim votka bardağını yoklayarak ''Bunu unutmayın .Bir ip campazı gibi gerginsin.Hala derin bir nefes alma imkanın varsa,almalısın.Hala bir inleme koyverme imkanın varsa ,koyuvermelisin.Hala parmağını alnına vurma imkanın varsa,vurmalısın.Ayrıca eski kitaplarda bu konuyla ilgili ricalar ve sitemler bulunabilir,bir gözatmalısın.Harici ve görünür işaretlerin bu şekilde birleşmesi dahili ve görünmez karşılığını infilak ettirebilir,Alka-Seltzer'in yatıştırıcı etki üretmesine benzer şekilde midenin ta derinlerinde patlayarak.Mümkündür.Sizlere gelince ,orada suratında tam bir ilgisizlik ifadesiyle avarelik edenler,siz de tıpkı O gibisiniz.Hastalık aynı,çare de aynı.Bana gelince,ben bunun dışındayım.Dışında kalmayı seçtim,böyle de ifade edilebilinir.Duygusal yenilgeler açısından zengin bir hayatın ardından başka ıstırap tarzlarını,başka tahribat yollarını araştırdım.Artık sadece insanların söylediklerini dinliyorum ve söylediklerinin ne kadar yavan olduğunu düşünüyorum.Gıdamı hareket halindeki aklın süregelen karmaşasından arındırıyorum.Bana tuhaf dilsel takılmalar,tutulmalar,hatalar sunulduğunda hoşnut oluyorum.Aslında,işin özüne gelirsek,ben keşiş olmalıyım,O da burada bir lider....

18 Kas 2010

Sayılar

1)  Tarotta bir numaralı kart Büyücüdür.
  •       Tek boynuz,ata benzeyen,bir boynuzlu,gücün ve saflığın simgesi olan mitolojik bir yaratıktır.
  •    Bircilik gerçekliğin tek bir biçimde olduğuna ve ruhla bedenin aynı tözden geldiğine inanır.

2)2 dakika insanların cinsel birleşmesinin ortalama süresidir.
  •   Roma tanrısı Ianus'un 2 yüzü vardı,biri öne,diğeri arkaya bakıyordu-Ocak ayı,eskiyle yeni yıl arasındaki kapının muhafızı olarak Onun adını almaktadır.
  • Ünlü ikililer arasında Batman&Robin,Laurel&Hardy,Adem&Havva,Rakı&Balık,Barbie&Ken bulunur.
  • Charles Dickens'ın romanı İki Şehrin Hikayesi'ndeki 2 şehir Londra ve Paris'tir.
  • Taozim'de 2, zıtların birlikteliğini ve (ying ve yang olarak) ayrılabilirliğini temsil eder.
  • Çin kültüründe 2 uğurludur,çünkü iyi şeyler çift gelir.
  • İkicilik,gerçekliğin 2 öğeden,ruhsal ve fizikselden oluştuğuna ya da (Zerdüştlükteki gibi)2 güçten,iyi ve kötüden etkilendiğine inanır.
  • Alman matematikçi Gottfried Leibniz (binom kuralını keşfeden kişi) sadece 2 yanıtsız soru olduğunu söyledi:sıfır ve Tanrı.

3)Bir sanat galerisine gidenlerin her resmin önünde geçirdiği ortalama saniye sayısıdır.
  • Triatlon 3 etaplı bir yüzme,koşma ve bisiklet yarışıdır.
  • Alexandre Dumas'ın romanındaki 3 silahşörler Athos,Portos,Aramis'tir
  • Dante'nin İlahi Komedya' sı 3 sayısı çevresinde döner ve Kutsal Üçlemeye göndermedir.Kitabın 3 kısmı vardır-Inferno,Purgatorio ve Paradiso  her biri 3 dizelik yazılmış 33 kıtadan oluşur.
  • Yunan mitolojisinde,3 Kader,doğumu,yaşamı ve ölümü denetler;3 Öfke,kutsal yasaları korur ve 3 Lütuf,güzellik vecazibe verir.
  • Eski Mısırlalar,Babilliler ve Romalıların hepsinde tanrı üçlemeleri vardır.Roma (Yunan)üçlemesi Jupiter (Zeus),Neptun(Poseidon) ve Pluton(Hades) idi. Jüpiter' in simgesi 3 çatallı şimşekti,Neptun'unki 3 dişli mızrak ve Pluton'unki 3 başlı köpek.
  • Hindular Yaratıcı Brahma;Koruyucu Vişnu ve Yıkıcı Şiva üçlemesine tapar
  • Zaman 3 katlıdır:geçmiş,şimdi ve gelecek

7)1 ile 10 arasında bir sayı düşünmeleri istendiği zaman,birçok insan 7'yi seçer
  • Japon Samuraylarının davranış kuralları 7 buşido ilkesi(savaşcının yolu) tanımlar.
  • Shakespeare'in On ikinci Gece adlı oyununa göre,erkeğin 7 çağı bebek,öğrenci,aşık,asker,yargıç,bunak,yeniden çocuktur.
  • Pamuk Prenses masalındaki 7 cüce Hapşırık,Öfkeci,Uykucu,Mutlu,Utangaç,Aptal ve Bilgiç'tir.
  • Doğu tıbbına göre bedenin 7 çakrası bulunur.
  • Hristiyanlık 7 ölümcül günah  kabul eder:gurur,açgözlülük,şehvet,kıskançlık,oburluk,öfke,tembellik.Buna karşılık gelen 7 erdem de inan,umut,cömertlik,adalet,talih,sağduyu,ılımlılıktır.
  • Mekke'ye hacca giden Müslümanlar Kabe'nin çevresinde 7 kere dönerler

9)Noel Baba'nın 9 Ren geyiğinin adı,Şık,Dansçı,Zıp Zıp,Huysuz,Yıldız,Eros,Öfkeli,Kıvılcım ve Rudolf'tur.
  • Tarot'ta,9 sayısı Ermiş'tir.
  • Kedilerin 9 canı olduğuna inanılır kaynağı Eski Mısır'dır; kediler küçük tanrı sayılırdı.
  • Birçok dinde 9 sayısının mistik bir sayı olduğuna inanılır,çünkü üçlerin üçüdür.
  • Eski Yunan mitolojisinde Hydra 9 başlı bir su yılanıydı.
  • Büyülü kare 9 kareden oluşur,içindeki 9 rakam yatay,dikey ve çapraz olarak toplamda 15 eder.Bu kare bazı inanışlarda kutsal sayılır.
  • Musevilikte,9 zekayı ve doğruluğu simgeler simgeler.Hannukah sırasında kullanılan 9 kollu şamdana çanukiyah denir.
  • Budizmin bazı cemaatleri göğün 9 katına inanır,9'u ruhsal güçleri olan bir sayı sayarlar;birçok Budist ritüeli 9 rahibe ihtiyaç duyar.
  • Beethoven,Schubert,Bruckner ve Mahler - hepsi de 9 senfoni tamamladıktan sonra öldü.
  • Siyah yüne atılmış 9 düğüm incinen bir bileği iyi edecek bir büyü sayılır.
  • Çin'de 9 uğurlu rakamdır çünkü sesletimi Çince'uzun ömür' sözcüğüyle aynıdır.
  • Japonya'da uğursuzdur çünkü sesletimi 'acı' sözcüğü gibidir.
  • İnsanın hamileliği 9 ay sürer.
  • Sağlak insanlar solaklara göre ortalama 9 yıl daha çok yaşar ( niye yaaa:( )
12)Tarot'ta 12 sayısı asılmış adamdır.
  • Hristiyan Yeni Ahit!inde 12 havari bulunur:Simun(Petrus),Andreas,Yakup,Yuhanna,Filipus,Bartalmay,Tomas,Matta,Yakup,Yehuda,Çilekeş Simun,İşkariot Yehuda.
  • İsrail'in 12 kabilesi Ruven,Şimeon,Yehuda,Bünyamin,Dan,Efraim,Menasa,Yisekar,Zevulun,Naftali,Aşer,Gad
  • Şii İslami 12 imam kabul eder:Ali,Hasan,Hüseyin ve Hüseyin'in halefleri
  • Bir insanda 12 çift kaburga bulunur.
  • Ayda 12 insan yürümüştü

13)ABD banknotu 13 eyalete göndermeler içeriyor:13 katlı bir piramit,13 çizgili bir kalkan ve tepesinde 13 yıldız,sol pençesinde 13 ok ve sağ elinde 13 yapraklı ve 13 zeytinli bir zeytin dalı olan bir kartal.Banknotun üzerindeki iki Latince yazı da 13 harfe sahip.
  • 13 sayısından korkuya triskaidekafobi deniliyor
  • Tarot'ta 13 no.'lu kar ölümdür.
  • 13 birçok ülkede uğursuz sayılır,bu yüzden Amerika'daki binaların13. katı yoktur
  • Eski Mısırlılar bilgelik için öğrenmenin 13 aşamasına ihtiyaç olduğuna inanıyorlardı.
  • Bir yemek masasına 13 kişi oturtmanın uğursuz olduğu batıl inancı bir Viking mitinden kaynaklanır.Buna göre Loki,Valhalla'daki bir ziyarete 13. misafir olarak gelip kargaşa yaratmıştı ve Balder bu sırada ölmüştü.Bu batıl inanç İsa'nın 12 havarisiyle birlikte yaptığı Son Yemek'le güçlendi çünkü yemeğin ardından hem Onun hem de İşkariyot Yehuda'nın başı belaya girmişti
  • 13 yaşında bir Yahudi gençler eylemlerinden sorumlu olmaya başlar ve Bar Mitzvah olurlar,yani''emirlerin geçerli olduğu kişilerden biri''
  • Sihlere göre,13 uğurludur çünkü 13 için kullanılan Pencapça sözcük aynı zamanda ''seninim'' anlamına gelir,bu da '' Ey Tanrım,seninim'' anlamını çağrıştırır.
  • Kabala kötülüğün 13 ruhu olduğunu söyler

17 Kas 2010

Ballıkayalar Gezisi

       Kocaeli'nde, Gebze'ye bağlı Tavşanlı köyünde bir kanyon Ballıkayalar.. Adının  geldiği yer ise buradaki arıların büyük olması nedeni ve burdaki mağarayı kovan olarak kullanmalarından Başta  "Bal Mağaraları, Ballı Mağaralar, Bal Kayalıkları" dan sora olmuş Ballıkayalar :)

      Evet dağcılık 2. faaliyetim (YTÜ DAK).Sabah 9:00 da Kadıköy Haldun Taner Tiyatrosu'nun önünden bindim 1,5 saat sonra galiba(saate hiç bakmadığım da :(  ) vardık Tavşanlı Köyüne.Kalabalık bir gruptuk,yürümeğe başladık kamp kuracağımız alana.Aslında daha çok yürüyeceğimizi sanarken  15 dakikalık bir yürüyüş sonrası şelalenin yukarısında kalan ,düzlük bir alana kamp attık .Çadır arkadaşlarımla iyi anlaştığımı düşünüyorum ,hoş herkesle muhabbet edip tanımaya çalıştım,bazılarının isimlerini bilmesem bile.Çadırımızı kurup,tulumları attık.Serbest zaman olduğundan sandviçlerimizi yemeye koyulduk ve yanımda 4 elma getirmiştim birtanesini yuttum hemen (ki faaliyet sonunda sıfırdı sayı :)).Sonra biz başlangıçlar toplaştık yeap eğitim vakti 4 km koşu,şınav eee kasların hazırlanması lazım dimi ama .Koşu güzeldi biraz yoruldum ama öldüm bittim olmadım :) ki şunu fark ettim vücut ısımı iyi dengelemiştim ne terledim ne de üşüdüm :)kendime bir aferim..Sonra herkesin antremanı bittiğinde  biraz su molası,konuşma vesaire akşam oldu ve ip oyunu oynadık ;halkadan geçme,hız ve beraber hareket etmeyi  aşılama amaç.Sonra akşam gene sandviç :(Ve yaptığım diğer sabah sandviçini evde unutmak :) elma yedim zaten çok acıkmadım ve aldığım 3 lt. su iyi gitti .Sadece dönüşte isyan ettim su yok mu diye ki hemen kavuştum :)Arkadaşlar sağ olsun.Neyse devam ediyoruz akşam çadırlarda düğüm teknikleri gösterildi ve yardımcı iplerimiz dağıtıldı unutmadığım düğümlerin ilki balıkçı(bunu bileklikte de kullanıyorum da :) ).Neyse ders bitti biz ipler elimizde boşluklarda el alışkanlığını arttırma çabaları...Başka çadırlara çay içmeye gidişler ıhlamur ve başka bitkili karışık çayın tadı :)Gelişimlerin(dağcılık da eğitim şöyle devam ediyor başlangıç ,gelişim, eğitmen..) barbunyasından tırtıkladım heehe :) Çaylarını içtim biraz dolandım ve sohbet ve sohbet içinde eğitmenlerin 3 gibi kaldıracaz demeleriyle koşup 1-2 saat uyuyum bari diye tuluma koşup girdim ve ki tulumum 0 özelliğe sahipti ama üşümedim.Eski bir arkadaşım hemen malzemeleri alma derdi hem malzemelerin pahalı olması ve hemde ileride  Dağcılığı sevip sevmeyeceğine göre ve işine yarayıp yaramayacağını bilmemeden  alma derdi Ona hak verdim..:)Ve gene bir ses kalk düddüğü  ve çok rahat kalktım.Hava çok iyiydi üşemedim bile ve üstüme ceketimi bile giymedim.Polarım üstümde daha terlemeden sıradaydım ki  hayal kırıklığı yürüme az mı olmuştu ne? :(hemen geri döndük ve geri geldiğimizde hemen uyuyakalmışım ve 2. uykum süperdi..:)Sonra sabah oldu
        2. gün düğüm eğitimleri ve eğitmenlerden sınav vakti Tik Tak .Aaa unuttum koşuda gözlüğümü bir eğitmene bırakmıştım O da yere bırakmış ve gözlüğüm gene bir olay yaşadı(diğer gözlüğüm de Haliçte kürek çekerken gevşediği için gözümüden denize uçmuştu  :) ) Bir kulpu kırılmıştı :( :) neyse ki cam kırılmadı.Ve eğitime girdim çok iyi tanıdığım eğitmen her ne kadar hadi milletin 2.-3. kişisi geliyor diyerek çemkirse de Ben aceleye gerek yok yavaş yavaş yapacam dedim bir perlon düğümünü yapamadım ki sonra yaptım :).Sonra halka olma,balıkçı düğümle yaptığımız halka ile koordine olma ,takım işi  çalışmaları ... Öğlene doğru pursik düğümü yaptık ve ve çekme oyunu maalesef bizim taraf kız doluydu ve komandalar (2 komanda vardı da klüpte) karşıdaydı :P.Ve gidişimiz yaklaştı çadır topla-kur eğitimi ve belki biraz işin ciddiyetini bilmemden ve anlamamdan hiç pöfflemedim(geçen yıl Uludağ a gittiğimizde sulu sepeye denk geldik ve kamp yerine vardığımızda daha da arttı ki bizim çadırımız son kurulanlar arasında olmuştu ve orada hızlı ve yardımcı olmanın önemini anladım ki - gece boyu ıslak bir tulum giysiler ve çadırda geçirmiştim. ) Önemli şeyler ve eğitmenlerin,kızanlara öfkesini anlıyorum..
   Ve bu faaliyette buna devam etmek isteyip istemediğimi ölçtüm,biçtim ve pozitif :)sevmiştim ne üşüdüm ne de terledim (belki de evimin buzhane olmasından ve de belki kadınların soğuya daha dayanıklı olmasından :) ).Ve sevdiğimi,istediğimi şehre adımı atıpta dağda üşümeyen benin şehirde üşüyüp giyinmesinden anladım :)Evet devam hatta dağ keçisinin faaliyelterine de katılmayı planlıyorum dağcılık federasyonunda ..Bakalım

A scanner Darkly

  İlk sahne...

Charles Frack; kendini ve köpeği  yıkayışı,ağız mimikleri-seyirtik bir ağız hareketi, nevrotik hareketler :).....

Robert Downer JR. (Barris) adamım

Neden bu saçmalığa kafam basmıyor ?Kafam basmıyor biliyor musun?İnsanların da uyuşturucuda aradıkları bu zaten!Başını alıp gitmek isteyip de bağımlı olmak berbat bir şey!

D maddesi:DELİLİK ,DEVASIZLIK ve DIŞLANMA demektir...Soyutlanma ve yalnızlık.Birbirinizden şüphelenme ve nefret etme
D,Devrilmek,Düşmek yani ölüm demektir.. Yavaş bir ölüm  sanki içiniz geçer gibi...

Charles Frack'ın intihar sahnesi hayır,hayır! kötü bir şarap almak mı? Merlotte olmalı ..Tüm günahların okunuşu, okuyan adamın bin bir gözünün olması iyi ki güzel şarap almışım :)

    Bir tarayıcı neyi görür?Kafanın içini mi ?Kalbin derinliklerini mi? Benim içimi görür mü?İçimizi görür mü?Apaçık mı görür? Belli belirsiz mi? Umarım apaçık görüyordur,zira ben artık içimi göremiyorum..Gördüğüm tek şey kasvet.Umarım herkes için iyisini becerir.Çünkü tarayıcının  benim gördüğüm  gibi belirsiz görüyorsa... O zaman bitmişim  tamamen bitmişim demektir...Ölümü böyle boylayacağız demektir.Çok az bilerek ve o azıcık şeyi de yanlış bilerek ..

  Deli ,devasız ve dışlanmışların dedikleri...
Canlı ve cansız nesneler özelliklerini değiş tokuş ediyorlar.Cansız nesnelerin dürtüsü .Canlılarınkinden daha güçlü(ki bence çok doğru)...Canlılar asla ölülerin amaçlarına hizmet için kullanılmamalı.Ama mümkünse;ölüler ,yaşayanların amaçlarına hizmet etmeli...

   Son sahne... Tarlada fark ediş ..
Dünyadan yükselen ölümü gördüm.
Toprağın bağrından.
Mavi bir tarladan.
Dostlarım için bir armağan.. (Philip K. Dick)

8 Kas 2010

Huzur

  
   Atadan kalma göl kenarındaki topraklarımıza gidecem,eskiden olduğu gibi gölde yüzüp sazlıklardan sal yapıcam,her elimi kestiğimde de gülümseyeceğim. Sığ yerlerdeki balıkları ellerimle tutuşumu hatırlıyorum ve sadece peynir-ekmeğin en güzel besin olduğu zamanı ve tulumbadan su çekip her gün bahçemizi suluyuşumuzu ve koca kaplumbağamı ve eskipüskü ama en güzel giysilerden bile özel olan şalvarımı...
        Ben yapamıyorum insanlar,her şey benden uzak ve toprak yakın olan ve Beni tutan...Para biriktir ve git Senin olana,Sen olana.Ve anladım ki şehre gelince üşüyorum doğada üşümediğim kadar ...Zayıflık,karmaşa,kargaşa ve anlamsızlık,hazlar,şehvet huzur olmayan bir yer....Sadece küçük insanlar onlar, cahil belki de çoğunuzun anlamadığı değerleri bilen  sıcacık dosdoğru..Ne internet ne telefon ne de yabancılaştıran insanları diğer şeyler...             Ne param olsun ne mülküm sadece toprağım ve ölürken de  toprağa değsin ellerim ..Yüzümde ne makyaj olsun sadece güneşten kızarmış yanaklarım, kuru  ama sıcacık ellerim olsun sevdiğim bana baktığı zaman Bendeki toprağın yaşayışını görsün kimsede göremediği ...   Ne insanlar gördüm büyüdüğüm şehirde buradan ürün çıkmaz diyen taşlık alanları temizleyip ürün veren elleri  ve kendiminkilere baktım geçmişime...Asla olmaz deme... Ne araba isterim ne ev ne mülk ne de olmadığı gibi gösteren insanlar etrafımda.Kendini yeni vecizlerle,tanımlamalarla yabancılaştıran Ve Ben gibimi bulduğum zaman bu duygum 2 kat perçinleşecek biliyorum ,ne istediğimi biliyorum..Sadece bir bisiklet olabilir araç olarak düşündüğüm ve ben dedemin ve ninemin bana öğrettiklerini Ona gösterebilirim ağaç nasıl aşılanır  ve benim içim Dünya dan değilde başka boyuttan olan dedemin ağaçları ilaçlarken ağaçlara eliyle dokunuşu geldi aklıma :) Sana zarar vermek istemiyorum seni korumak istiyorum demesi...Koca mavi gözlü devim Seni özlüyorum :(Sen bana çok şey öğrettin..:)Güzellik ...Domatesi nerden koparacağımı ve çapalamayı nasıl yapacağımı..Elimi tulumbada sıkıştırdığımda öpüp geçti deyişini :)Sağ elimdeki o iz Sensin,Senin öpüşün...Küçükken erik toplarken aşağıdakileri toplamamamı onların çocukların hakkı olduğunu deyişini hatırladım Bende çocuk kızgınlığımla bahçemize girip zarar veriyorlar derdim suratımı bükerek :( Sen ise asla bencil olma yukarıdakiler Bize yeter dedin.Sen Bana bencil olmamayı ve elimdekilerin önemini  aşıladın asla çok istemedim asla açgözlü olmadım Sen her şeyimdim birgün gelmedin :(elimde süpürgeyle bekledim balkonda,süpürdüm tertemiz oldu her yer ama yok gelmedin küçücüktüm ve Sen evimizdin ananemle,Benim.Evimiz bomboş kaldı:(kocaman kalbin ve gözlüklerin benimle..      Etrafta çeşit çeşit işler.. Ben anlayamıyorum olamıyorum onlar gibi istemiyorum da olmak.Küçücük şeyler istediğim,kimseyi incetmeyecek güzel paylaşımlar,sevgiyle yapılan şeyler,sadece insanlar bir şey beklemeyen,olanı bilen ve seven,zor ama güzel bir yaşam uyurken ki huzur ve benim huzurum bahçem ....

4 Kas 2010

Gelen

     Eve geldim ve karanlıkta ilerlerken biliyordum orada olduğunu .Karşıda oturuyordun O çocuksu,şeytan bakışınla özgürce ,kendini teşhirlercesine gayet rahat!Güldüm ,Seni görünce.Bir göz kırptın, ufak bir gülüş attın.-Kutlarım seni dedin saçma sapan bez,bebek,püsürlerine rağmen iyi bakmışsın kendine bir ara şişko bir aptal olmandan korktum ,Tanrım!Hiç gelemeyeceğim diye korktum.İrkilişin bile ayrı bir güzeldi bütünüyle dişi..Evet dedim anahtarımı bırakıp masaya .yemek yemek sadece zaruriyet ki dedim öğle araları yemek zorunda olmak ise ürkünç!Pantolonumun düğmelerini  açmadan indirdim ikimizde güldük :)Sen harekettin sözler boş :)-Çok uzun zaman oldu dimi dedin? Yo dedim bazı zamanlar Seni hissettim dedim  biliyorum dedin içinde zafer duygusuyla :)Ve kulağıma usulca gelip fısıldadın ...