Geçen haftadaki sayfa görünümleri

Sayfalar

29 Eki 2010

21 Grams

    21 gram filmi evet....

      Kiliseye giden af olmak isteyen ,ruhundaki vicdanı yatıştırmak için dua eden,küpeleri haçtan olan adam yeni bir hayat isteyen...

    Bu bir ölüm kulübü ...diyen adam (Sean Penn) hasta bir kalp zaman kısıtlı ...

   Kaza ... hayatların yitişi...

       Vurucu sahne :eşi ve iki kızını kaybeden kadının elinde sadece bir poşetle (eşyalar sadece geriye kalan ) gidişi ve diğer kadının bir umut için kocasını ameliyata gönderişi, ölen bir kalp  ve yeni başlayan bir umut ....
     Dünya bizi yaklaştırmak için dönüyor  kendi içinde ve bizim içimizde ta ki kendi içimizde ki gücü keşfedene dek!

     Yanlışlıkla gene birilerinin  hayatına dokunan bir adam vicdan  ve kendinden kaçış yok ayna ...

    Eşini ve iki kızın kaybeden kadının sessizliği ve sakinliği ve bozuluş şu sözleri hayatımız da kaç kere etmedik ve etmeyecez?
   - Sakin ol ve yavaşla !
   - Neden ve ne için?   Çıldırış.....
    Hayatım felce uğradı ve lanet olası bir felçliyim! Neden ve niçin ?

       Kaç kere yaşarız? Ve kaç kere ölürüz? Öldüğümüzde  21 gram kaybederiz diyorlar.Ruh 21 Gramdır.Ben hiç kaybetmedim... Ne kadarı kaybolur? Ne kadarı onlarla gider? Ne kadar kazanılır ?Ne kadar ?

22 Eki 2010

Old Boy


          İlk etkileyici söz; Bir hayvandan daha aşağı olsam bile benim de yaşamaya hakkım yok mu?
  
             Kimsin sen?Ben Oh Doe Su !Anlamı insanlarla iyi geçinen... Telefon kulübesinden kaçırılırken şimdi fark ettiğim ileri ok işareti ama ortasında X işareti olan bekleme..Uzun bir süre... Karıncalar;yalnızlık hissi ,koloniler...Çıldırma...

     İlk insanı görüş; koklama,insan sıcaklığı,damlalar...İlk kadını görüş dayanılmaz istek!Çığlıkla asansörün ilerleyişi...
   Gülün;dünya da sizinle gülsün.Ağlayın ama yalnız ağlayın...

     Ve şunu asla unutma ister kum tanesi ister kaya ikisi de aynı şekilde batar suya..

   Ve Kore intikamı  nefret ettiğiniz ama  öldüremediğiniz bir şerefsiz ya da kin duyduğunuz  ve ölmekten beter etmek istediğiniz bir orospu varsa,hizmetindeyiz...Beklemek sevmek ,aşk... Böyle intikam almak  buz kesen bir şey bedeni..Ama 15 yıl birini unutmamak birinin önemsizce, hatırlamadığı ,unuttuğu sözlerin diğerinin hayatında çok önemli bir şey olması bir dil bir insanı öldüren... Tek canlı insan eşini öldürebilen ...
     Biz,her şeye rağmen kabullenmiştik,her şeye rağmen sevmiştik... Oh Doe Su'nun dili ayırır bedenleri Mido'nun göğüslerine giden elin kesilmesine karşılık bir dili kesmek o sahne...Acı kabulleniş mor kutu açıldığında ki o tepki kızının olması müzikler...

           Ve derler ki demesi Kötü adamın; hayal güçleri yüzünden büzüşürler insanlar ,o yüzden sakın hayal etme....

       İntikam alanın soğukluğu,acınası sevgisi tüyleri ürperten sevdiği kadını koruyamama duygusunun 15 yıllık acısı ve ölüm yılında  o sahnenin yaşanması kızın deklanşöre basması gülerek beni sakın unutma  diyerek gülümseyişi...
     Oh doe su'nun kabullenişi.... Hipnoz olmak isteyişi ve oluşu..Sevmek ve unutmak isteyişi ..2 kişilik belirecek hayatın da bir her şeyi bilen sen, bir de diğer canavar ...Canavar gittikçe yaşlanacak kalan kişi devam edecek... Uyanma sahnesi !Kızın adamı bulması ve sen yaşlanmışsın deyişi ve evet giden canavar değil bilen kişi kalan...Ne olursa olsun sevmek.. Ve şunu asla unutma bir kum tanesi ya da kaya parçası aynı şekilde batar suya....

Bibercikler

     Bu sabah çamaşırları toplamak için çıktığım da orda iki başı mağrur kızarmış,olgunlaşmış biberciklerimi gördüm :)Nasıl etlenmiş ve parlamışlar,dayansınlar diye koyduğum çubukla toprakta hava delikleri açtım bir-iki tanesini kopardım,geçen gün yaptığım seramsı alanıma onları da almam gerektiğini düşündüm:).Kışın ekilebilecek bitkileri araştırmıştım en sevdiğimi ıspanak!!Ki çok severim bakalım şimdilik toprağı dinlendiriyorum hazır olunca toprağa yeniden değebiliriz :)

21 Eki 2010

Nereye Kadar ?


       İçimde uluyan kurdun sesini duyuyorum  ve rüzgarın ve soğuk  dinginliğin …. Nereye kadar ? Nereye kadar?Konuşmak istemiyorum.Sesler var dinlemekteyim oradalar biliyorum,görmüyorum ama duyumsuyorum.. Kulaklarım kapalı  duyuyorum... İçimde ki kurt uluyor diğerlerini çağırmak için...Sonra rüzgar katılıyor getirdiği soğuklukla, kurt ulumaya devam ediyor soğuk gecede.  Rüzgar tozları savuruyor belki de  uğulduyor sonra kurt uluyor ,rüzgar içimden geçip kaküllerimi savuruyor kurda dönüyor ben içime bakıyorum kurt uluyor rüzgar esiyor kurt boğazıma çıkıyor  ,rüzgar elime soğuklunu getiriyor kurt uluyor rüzgar içime dönüyor ..Nereye kadar? nereye kadar?

11 Eki 2010

Plastik Kolyeler Geldi Hanıım :)




    Bunu ilk 2008 senesinde Mimar SİNAN şenliklerinde görmüştüm böyle yapılmış bir anime bebek almıştım kendime sonra kırılmış ve üzülmüştüm hep merak ettim nasıl yapmışlar diye?Geçende internette görmüştüm hobi dükkanından aldım ve evde denedim :).Evet sihirli kağıdımla ilk yaptıklarım aslında bir tane daha yapmıştım ama kırıldı,fırından alırken :(.Neyse üzülmek yok ,gene yapabilirim :).Bunun adı nedir? Bilmiyorum sihirli plastikimsi bir kağıt çiziyorsunuz ,boya kalemleriyle boyuyorsunuz başta soluk duyuyor ,fırınlanınca 1/7 oranında küçülerek  kalınlaşıp kalın bir plastik halini alıyor.Bir tarafı daha parlak hale geliyor.İlk yapmanız gereken çizmek sonra boyamak sona da 170 derece fırında bekletmek başta kıvrılıyor üzülmeyin.Unutmadan folyo kağıt sermeyi unutmayın altına.Sora ara ara üstüne bastırabilirsiniz düzleşsin diye iyice :) yumuşayınca çıkarıp sert bir zemine koyup üstüne ağır bir cisim koyup bekliyoruz ve ta ta taaaam !! :).Ben ne yaptım bir kendimi bir Son Go Ku nun resmini ,bir mafya adamı ama aslında Atatürk'e benzedi galiba birde anime bir kız :).Bunları kolye olarak yaptım ve daha da ilerleticim çekimler için kusura bakmayın tilifondan çektim şarjı yok fotoğraf makinesinin.Umarım birileri bakar da beğenir .Takmak için sabırsızlanıyorum:)

10 Eki 2010

Shonenjump Sergisi

          Kalktım hava bir garip ...Evde durmamak gerek .İstikametim belli önce yürüyerek Üsküdar sonra Beşiktaş oradan Kabataş;İstanbul Modern :).Çıktım yola, en sevdiğim yavruazımsı sarı kareli kabanımı giydim ,yürümeye koyuldum evet Üsküdar'dayım biraz rüzgardan dolayı üşüdüm .:(Önce yemek yemeliyim diye düşündüm, ucuz ve sağlıklı diye düşündüğüm Üçler Market den  2 TL ye aldığım peynirli sandviçim ve yeşil çayımla motora ilerledim. Yarısını yiyip daha sonra kalanını yemek için çantama tıkıştırdım :).Beşiktaş'a geldim KABALCI'ya girdim ,dolaştım da dolaştım,bir şeyler okudum ve en sevdiğim defter ve kalem  bölümünde baya bir oyalandım  :) Sonra birden aklıma yanıma  defter almadığım geldi hemen uygun bir defter kalem aldım sonra doğru ödemeye ordan da MARLIYN MONROE'nun kitap ayracını aldım evet  GARY COOPER,INGRID BERGMAN,SADRİ ALIŞIK olanlara MARLIYN de eklemiş oldum ..Sonra ilerledim susamıştım hemen ALKIM'ın önünden bir su aldım yoluma devam ettim ağaçlı İnönü'ye dönen sokak boyunca huzur doldum ve yürümeyi ne kadar sevdiğimi anladım ve baktım ki İstanbul Modern'e gelmişim sergi ilgimi çekmişti internette ve Radyo Eksen de duymuştum  ki ilk  mangamı arkadaşım Tayland dan bana Taice getirmişti '' XXX HOLIC '' :).5-17 Ekim tarihleri arasında olan SHONENJUMP 'ın düzenlediği bir sergi.Bu arada 2010 yılı Japon yılıymış ..SHONENJUMP e gelince 1968'den beri yayın veren bir yayın.Bu  Naruta,Dragonball,Hunter X  in yayılmasını sağlayan bir yayın.Neyse gezmeye başladım ve bir iki Narutodan karakterler vardı  öyle giyinmiş insanlar :) Fotoğraf çekilmek istedim ama biraz utandım galiba sessizlikle gezmek ağır bastı.Birkaç Dragonball,Hunter X mangaları karıştırdım şöyle ki böle uzun stantlar var iple bağlı mangalar var ama bunlar ilk çıkan mangalar değil bunlar Shonenjump ın ingilizce mangaları :) Karıştırabiliyorsunuz zaten ilerde camekanlı bölümlerde japoncalarını sergileniyor ki(ilk çıkanlar) Dragonball'daki kaplumbağa ustanın ilk çizimlerine hayran kalırsınız :)Bir  camekanlı bölümde 6-7 dilde aynı manganın çevirileri konmuş aynı sahne hepsinde vurma efekti sesi ayrı :)Dil işte ne garip.Bir başka camekan da  eğer seriyi tamamlarsanız (Dragonball Serisi)  görebiliniz  Akira Toriyama 'nın yaptığı illüstrasyonu görebiliyorsunuz ki bende bloguma koymuş bulunmaktayım :)).Çok geniş bir sergi değildi biraz hayal kırıklığım oldu :( ama olsun buda bir atlılım :).Bir başka tarafta çocuklar için haydi Naruto  oynayalım bölümü vardı.Sonra afişlerin olduğu bir bölüm vardı  birkaç telefondan çektim sevdiklerimi :).Sona doğru eskiz çizimler bir manga nasıl oluşturulur? çizimlerle sergi ve video gösterisi Son GOku nun yaratılma süreci  Akira Toriyama dan.Aaa !Unutmadan birde girişte manga dergisi ve bir bardak altlığı veriyorlar size  hediye kabında olduğunda dikkat edin jelatini yırtayım derken bardak altına zarar vermeyin ve bende çıkan karakter ONE PIECE den FRANKY :) Şu anda su bardağım  içerken göz göze geliyoruz kovboyla .p.Sadece gidin, görün ,hissedin derim ........

4 Eki 2010

İnkuş'um

     Eve gelirken birkaç gündür orada tombik bir kedi,kapıyı açtığımda çıkmak isteyecek sanıyorum...Günlerdir tek düşündüğüm  ve her eve girdiğimde aldanışım...Bu istemsiz bir düşünce.-Gir içeri annecim diyecem,açıyorum yok kimse,gitmişti... :(Mama kapında maması hala duruyor öylecene  bıraktım orada,kakasının  balkondan gelen kokusunu yatarken duyuyorum...Alışmışım varlığına gelip leptopla arama girecek,yanımda uyuyacak ya da battaniyeme gene tecavüz edecek  sanıyorum:)Onu özledim... Tek düşündüğüm özlediğim varlığı ..Bodrum katında günde 5 kere gelip derdini anlatmaya çalışmanı, arada kaçamak sosis verişimi Sana ,Seninde sessizce yemeni:).Balkona gelen gizli sevgilinle bakışmanı,tuvalete giderken Benimle saklambaç oynama isteğini...Beni zor sevmiştin belki de sindire sindire sevdin.Aramızda güzel bir sevgi oluştu artık Beni benimsemiştin ve izin veriyordun ve O'na yaptığın ;eve gelirken  hissedip kapıya koşmanı  Bana da yaptın.. Seni özlüyorum minik,tombik kuşum evimdeki vik vik sesini,her mutfağa gidişimde ne yapacak ki ,bir şey koparır mıyım diye koşmanı ......:(

Ürküntülerim

     Eski köhne,yitik evlerin yanından geçerken birisi beni kıstırıp orada tecavüz eder diye ürperirim geçerken...

  Bazen yatağımın altı boşsa bir el tutup çeker mi ki?gibi bir düşüncem var....

  Eski tarihi eserlere dokunamam , yaşanmışlık kaç kişi dokunmuştur?Kaç beden?diyerek dokunamam,dokunduysam ürperirim  binlerce ruhu hissetmişim gibi....

 Mezarlıklara gidemem ama bu ürpertiyi ablam aşıladı küçükken....(güzel öcü  hükayeleri)

 Az varmış genede

3 Eki 2010

Şiir

     Aslında şiirden kapalı ,manalı, ağdalı sözlerden anlamam.Şiir dediğin düz yazı gibi olmalıdır bir anda çıkmalı ve denmeli .Anladığım yazar şairler ,CAN YÜCEL ,ORHAN VELİ ,TURGUT UYAR,EDİP CANSEVER'dir.Güzel olma kaygısı barındırmayan olduğu gibi iletilen duygular...

CAN YÜCEL in tok sesiyle düşününce birde.....


Sadece vazgeçmeyi bildim...
 
Asla sevmediğim birine seni seviyorum demedim,
ya da asla birini severken karşılı......ğını beklemedim...
Dostluğuma değer biçmedim, sevgime ise hiçbir zaman sınır çizmedim...
Sevdiysem sonuna kadar gittim, bitirdiysem öldürse de hasreti geriye dönmedim...
...Bazen çok kırıldım, bazen belki de kırdım...
Ama hata insana mahsustur dedim..
Affettim, af diledim..
Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben onları yine de affettim..
Onlar belki beni saflıkla yargıladılar.
Belki de içten içe sinsice güldüler...
Ama asıl unuttukları şuydu... Ben aldanmadım...
Aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlayamadılar...
Bir insan kaybının ne olduğu bilemedikleri için...
Kaybetmek onlar için bir alışkanlık haline geldiği için..
Oysa ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde vazgeçmeyi bildim o kadar

2 Eki 2010

Cumartesi Ateşi

           Bu bir cumartesi ateşi dostlarla geçen ...Yer:Kadıköy.Mekan:Zurih :)Ucuz buzlu bira ve muhabbet...Muhabbet nişanlı çiftimizin bekarlığa veda-partisi neler yapılabilirler :)Uçarı düşünceler,planlar,hareketler..Çiftlerimiz saatin 23:00' e göstermesi  dolayısıyla ayrılma girişimleriyle 3 kafadar kalışımız Bizde 1 saate kalkarız demeler(hadi oradan) eskiler,yeniler,güncel şeyler ve gülüp geçmelerle saatin 3 olması Benden bir oha aa kopması nasıl gidicez Burak Biz?Neyse ki Burak da Üsküdar da :)Taksi-dolmuş denen şey var:)...Kadıköye doğru aşağı inme,inceden esen ayaz ...Aşağıya yürüyüş sonrasında  etap bu ikilinin keşfettiği dürümcü 3 tekerlikli şiş-kebap arabası; çok lezizdi kesin kes Kadıköy'e giderseniz tavsiye ediyorum hala dişimi temizliyorum :)Muazzam geldi  daha çok yer ve düşünce planlarıyla geçen zamanlar :)Bakalım Burakla bir bisiklet turu ufukta, önce kondisyon şart abiciiim!Süper birgün dü :)Eskiler ,fotoğraflar ,çiftimize takılmalar :)Ve yağmur çişelerken yenen yemeğin tadı taksi-dolmuş ve evim evim güzel evim :))

1 Eki 2010

Anıkolik

    MEM !!Şimdiki zaman hapishanesinden kurtulmanızı sağlayan MEM !!Gidiş ..Anılara küçükken kardeşinle oynadığın elma ağaçların altındaki anına,üniversitede sırada uyuklayan anına,annenin sana o ucuz ama dünyadaki en değerli bebeği aldığı ana,çok sevdiğin kaybettiğin kişilerin yanına...Ama kontrol Sende değil ruhun O bedende 6 yaşındaki Senle,25 yaşında ki Sen aynı beden de..Neyse ki kötü anlara gidememeyi seçiyorsun:) Özlediğin şuan yanında olan ama farklı umarsız insanlara gidiş...Ama dediğim gibi kontrol sende değil!Kaybettiğin insana dur yapma! bizi öldürme diyemediğin ya da ölmüş annene sol omuzundan bakamadığın doya doya...25 yaşında ki senin kulakları tıkalı sanki pamuk koymuşsun,içten gelense... 6 yaşında ki gittiğin andaki Senin sesin bir yabancı gibi.. kulakların tıkalı olduğunda konuştuğunda ki hal durumu .İnce zayıf bir ses. Sadece o anı yaşarsın ne eksik ne fazla bedenini kontrol edemezsin...Hatırlarsın küçücük ayrıntıyı o gün ailenle o güzel akşam yemeğinde ki;annenin çorbasının kokusunu ve az sora çıkacak sebepsiz kavganın 6 yaşında ki sende yaptığı korkuyu bakıp sarılmak istersin kendine kendi çocuğunmuş gibi ama kolun senin mi ? Yoksa 6 yaşındaki senin midir? Minik tüysüz kırmızı bir kol kolunda ki yara....
         MEM  alıp 4 yaşında annemgilin bahçeli evinde dedemin sırtında düşündüm kendimi... Karizmatik kemik gözlüklü,yakışıklı O yüce insan! :dedem.Hem adam hem çocuk ilk öğretmenlerden,  rahat ,şen insan.. Bana lira gözlüm dediğini duyuyorum hüzünlü kızım benim dediğini ...Belki de kemik gözlük takıntım O'nu  Dünyada ki her şeyden çok sevmem.. :)Az önce oynadık sırtındaydım o koca devin mavi gözlü devin :)Her sıkıldığımda bir MEM bir anı kırıntısı......



          Şu anda annemin yanındayım ağır buz gibi yün yorgan altında abimle,Ben..annem ortada bize kibritçi kızı anlatıyor her gün aynı hikaye  ya da yaramaz keloğlan (bu abim). 6 yaşında ki bedenim merakla 100 kere duysa da sonunu merak ediyor hikayenin ve gene üzülüyor sadece hissetmek isteyen o küçük kıza..Artık yatın diyen annemin sesi kulaklarımda :)Küçük ben gözlerini kaldırdığında ne kadar güzel ve zayıf olduğuna bakıyorum  annemin .Bir an Bende güzel olucum diyorum ve içimden gülüyorum :)Bir an silikleşiyor galiba ilacın etkisi bitmekte...Gözümü kapayıp gene fotoğrafına dalıyorum yok olmuyor burdayım  çizk kollarım  ve bu koca bedende....
    Bu bir kitap incelik dolu eskiye özlem değil  her yere gidebilirsin eskinin değerleri bunlar Biz olmayı yitirmeyi fark etmek Beni,Bizi Onları hatırlamak PAGAN KENNDY'nin kitabı ANIKOLİK basit,içten bir anlatım  okunması gereken bir kitap